Pazar Şarkıları #18

Herkese iyi pazarlar!

İşte, uzun süre dönmemek üzere geldi günlük güneşlik havalar. Bir de bu ay, Mayıs derler, ayların en renklisidir. Daha geçen gün, kalbi en az Mayıs kadar renkli biriyle bunu konuşuyorduk. “Bahara huzurlu mevsim diyorlar, halbuki değil,” demişti, ben de tamamlamıştım: “Evet, curcunalı!” Hele Mayıs, baharın en yerinde durmaz zamanıdır. Bundan ki, Pazar Şarkıları #18, İrlanda dolaylarından yerinde durmaz şarkılarla gelmiştir!

Bugün Pazar Şarkıları, The Pogues işgaline uğramış halde. The Pogues’u bilirsiniz: İrlanda’dan kalkan bir korsan gemisidir. Baktığınız her ufukta görebilir, göremezseniz duyarsınız onu. 1982 yılında, Shane MacGowan’ın kaptanlığında avara etmiştir. Bir zaman sonra MacGowan viskiyi değil, viski MacGowan’ı içmeye başladığında ise The Clash’ten Joe Strummer kaptanlığı devralmıştır. Bir süre Joe Strummer & The Pogues olarak şehirden şehre, ülkeden ülkeye yol almışlardır.

The Pogues, Dropkick Murphys’den Flogging Molly’e, The Mahones’a kadar birçok “Irish punk” grubunun öncüsü sayılır. Hani Dostoyevski demiş ya, “Hepimiz Gogol’un paltosundan çıktık,” diye; İrlanda halk müziğini punk ile birleştiren bütün o gruplar da The Pogues’un paltosundan çıkmışlardır işte.

Bugün Pazar Şarkıları’ndaki altı şarkının tam dördünde The Pogues imzası var. Birinde ise Shane MacGowan’ın The Pogues’tan sonraki grubu The Popes‘un imzasını görüyoruz. Bunun dışında bir parçada da İrlanda halk müziğinin efsanevi grubu The Dubliners, The Pogues’a eşlik ediyor, ki o parça da en meşhur İrlanda türkülerinden “Whiskey In The Jar”dır. Son olarak bir de Irish punk’ın günümüzde en çılgın temsilcilerinden The Mahones var aramızda.

Buyurun öyleyse Pazar Şarkıları #18’e, keyifle dinleyip okuyasınız!

Haftanın Playlist’i

THE POGUES – The Sunnyside Of The Street (1990)

Bu neşeli şarkıyı 2007’de uyduruk bir Cadillac reklamına meze yaptılar, hiç de acımadılar. Ama yine de bir yıl sonra Shane MacGowan’ın yerini alacak Joe Strummer’ın yapımcılığında çıkan Hell’s Ditch (1990) albümünün açılışını yapan “The Sunnyside Of The Street” halen insanın içindeki bahar kuşlarını kıpırdatabiliyor.

Şarkı, grubun vokali ve esas elemanı Shane MacGowan ile banjocusu Jem Finer’in kafa kafaya vermesiyle doğmuş. Jem Finer, Yeni Zelanda’da bir sokağın karanlık tarafında yürürken güneşli tarafına geçmeye karar vermiş, şarkı da aklına işte ilk böyle düşmüş. Sonra da bu fikrini, şarkının kalanını yazsın diye Shane MacGowan’a devretmiş.

MacGowan, sadece şahane bir vokal değil, çok güçlü de bir kalemdir. “The Sunnyside Of The Street” onun en iyi dizeleri değil ama yine de ilginç bir hikâye anlatıyor. Gezmekten başka bir şey bilmeyen ve gördüğü her kenti, daha doğrusu gezme eylemini “sokağın güneşli tarafı”* sayan birinin hikâyesini. Bununla beraber, gerçekçilikten de vazgeçmiyor: “Roma’da bir karnavala denk geldim / Kadınlarla tanıştım, âlemlere daldım / Fakat şimdi, ayakkabısız çocuklardır / Oradan tek hatırladığım.”**

* The sunny side of the street.
** “Seen the carnival at Rome
Had the women, I had the booze
All that I can remember now
Is little kids without no shoes”

THE MAHONES – Paint The Town Red (1996)

Amerika Birleşik Devletleri’nde olduğu gibi Kanada’da da birçok İrlanda göçmeni yaşar. The Mahones, işte bu Kanada İrlandalılarının kurduğu bi’ deli gruptur. 1990’dan beri Irish punk dendi mi akla gelen ilk topluluklardandır.

1994 tarihli ilk albümlerindeki “Drunken Lazy Bastards” şarkısıyla ilk defa ünleri Kanada sınırlarını aşmış, ikinci albümleri Rise Again (1996)’den “Paint The Town Red” ile bütün dünyadaki Irish pub’ların değişilmezlerinden olmuşlardır.

“Paint The Town Red”, Mark Wahlberg ve Christian Bale’in oynadığı The Fighter (2010) filminde de arz-ı endam etmiştir.

THE POGUES & THE DUBLINERS – Whiskey In The Jar (1990)

The Dubliners ile The Pogues arasında zorunlu bir ilişki vardır: Biri babadır, diğeri oğul! Çünkü The Pogues, The Dubliners’ın müziğini (ki İrlanda halk müziğidir bu) punk’ın isyanı ve yıkıcılığıyla birleştirerek kendini bulmuştur. Bu yüzden bu iki topluluk birkaç defa bir araya gelmiştir. Bunların en meşhuru “The Irish Rover” yorumlarıdır aslında ama “Whiskey In The Jar” yorumları da pek bilinir, pek sevinir.

“Whiskey In The Jar”ın en bilinen yorumu Thin Lizzy’e ait sanırım. Kabul, o da şahane. Ama viskiden bahsediyorsak biraz ortalığın velveye verilmesi gerekmiyor mu? İşte, The Pogues ile The Dubliners bunu yapıyorlar. Belki bin farklı şekilde yorumlanmış bu İrlanda türküsünün en curcuna versiyonlarından birini ortaya çıkarıyorlar.

Aslında The Dubliners’ın “Whiskey In The Jar”ı daha The Pogues’u kuran elemanlar kısa şortla gezerken, More Of The Hard Stuff (1967) albümlerinde yorumlamışlığı da vardır. Fakat bence gelmiş geçmiş tüm The Dubliners elemanları da kabul edecektir ki onların tecrübesi ve İrlanda müziğiyle göbekten bağlılıkları The Pogues’un enerjisiyle birleşince ortaya çok daha şahane bir iş çıkmıştır.

THE POGUES – Jesse James (1985)

Eşkıya türkülerinin hepsini severim. Debreli Hasan’ın türküsünü de severim, Atçalı Mehmet’in türküsünü de. İkisini sevdiğim kadar “Jesse James” türküsünü de severim. Çünkü eşkıyaların sesi birdir.

O ses, bazen olan biteni olduğu gibi anlatmaz ama nihayetinde anlatılan kişi, halkın özlemlerinin vücut bulmuş hali olduğu için sapına kadar gerçektir. Yani demem o ki, Jesse James hakkında mutlaka bir şeyler duymuşsunuzdur, muhtemelen türküde anlatıldığı kadar kahramanca yaşamış bir adam değildi… ama herhalde “Çaldı zenginden, dağıttı fakire” dizesi gerçek olmalı ki halk onu kalbinde yaşatmış, bugünlere bir halk kahramanı olarak taşımıştır.

Jesse James’in bir halk kahramanına dönüşmesinde Güneylilerin, Amerikan İç Savaşı’nda incinmiş gururları da etkili olmuştur. Çünkü Jesse James, Güney’den çıkmış, Kuzey’in bankalarını, trenlerini soymuştur. Fakat bundan önemlisi, bizim türkümüzdeki Jesse James, hiç kuşkusuz bir halk kahramanıdır. Unutmayalım: Şarkılar ve türküler akademik çalışmalar değildir!

“Jesse James” türküsünün ilk kaydı Bascom Lamar Lunsford tarafından 1924 yılında yapıldıktan sonra sayısız kere yorumlanmış. The Pogues da bu “Jesse James” yorumlayanlar kervanına katılmasıysa 1985 yılında çıkan Rum Sodomy & The Lash albümüne denk düşer.

SHANE MACGOWAN & THE POPES – Nancy Whiskey (1994)

Shane MacGowan, The Pogues’tan ayrıldıktan sonra The Popes gemisine atlamıştır. The Popes, ilk yolculuğuna 1994 yılında The Snake ile çıkmıştır. Bu bir masal olsa The Snake‘e define derdik; ama bizim dünyamızda albüm diye adlandırılıyorlar. Bu yüzden ben de öyle adlandıracağım. The Snake, Shane MacGowan & The Popes’un ilk albümüdür ve şahaneler şahanesi İskoç türküsü “Nancy Whiskey”nin de bir yorumunu içerir ki Shane MacGowan’ın viski kırığı sesiyle pek keyifli olmuştur.

Nancy Whiskey’i herkes bir kadın sanır. Aslında viskidir, ama şarkı boyunca bir kadında kişileştirilerek anlatılır. Nitekim, İskoçya’nın önemli kadın halk müziği sanatçılarından Anne Alexandra Young Wilson sahne adı olarak kendine Nancy Whiskey adını seçmiştir.

THE POGUES – Maidrin Rua (1990)

“Maidrin Rua” geleneksel bir İrlanda türküsüdür. Türkçesi “Küçük Tilki” demekmiş. Türkünün çok çeşitli yorumları var, The Pogues da Hell’s Ditch‘te enstrümantel bir yorumunu kaydetmiş. Sanıyorum, dinlerken siz de ormanda yürüyor gibi hissedeceksiniz.

Playlist’in linki burada.

Pazar Şarkıları arşivi burada.