[KESİŞEN YOLLAR] John Cage meets Sun Ra

John Cage, Sun Ra – John Cage Meets Sun Ra (1987)
Meltdown Records – 12″ LP, 33 Devir

Meltdown Plak Şirketi’nin adını hiç duymuş muydunuz? Duymadıysanız son derece normal, öyle uzun soluklu bir hikâyeleri yok. Hatta bir “deneysel müzik şirketi” olarak kuruldukları 1983’ten itibaren bastıkları sayılı plağın adamakıllı bir listesi de yok elimizde. Bir plak dışında! O plak ki içinde barındırdığı nağmeler günümüze dek nice eleştirmen tarafından “yüzyılın avangart konseri” olarak görülecek, plağın kendisi de eşsiz bir yeraltı başarı hikayesine dönüşecekti. Modern müziği şekillendiren iki filozof bestekârın; ses ve sessizlik, epifoni ile kakofoni arasındaki ilişkiyi sil baştan tanımlayan kuramcı John Cage ile Zen budizmini uzaya taşıyan Satürnlü caz şairi Sun Ra’nın sahnedeki tek seferlik, doğaçlamaya dayalı ve kalıp tanımayan buluşmalarının bir belgesi…

Bu tarihi anı var etmeyi başaran bir numaralı isim, New York menşeili Meltdown’ın iki mimarından Rick Russo. Kendisi henüz reşit olmak için gün sayarken John Cage ile memleketinde düzenlenen Avantgarde Festival’de tanışıyor. Sene 1975. Burada Cage’in sahne performansına denk gelip büyüleniyor Russo, amatörce bir sohbet girişiminden sonra telefon numarasını kapmayı da başarıyor. Arada yeni ahbabının evine gidip gelmeye başlıyor, bu ziyaretler esnada Cage’in kapı komşuları ise John Lennon ile Yoko Ono! Russo, kendi bestekarlığının da yardımıyla New York’un entelektüel yaşamında aktif bir figür olarak çevresini son hızla genişletiyor. 70’lerin sonuna doğru Brooklyn’deki bir kulüpte Sun Ra ile karşılaşıyor. Bu noktaya kadar Cage ile Ra hiç tanış olmamış. Russo ona avangart üstadını sorduğunda ise Ra “Galiba kitabı Silence’ı bir yerde görmüştüm,” diye cevap veriyor. Bu ilk rastlaşmaların hikâyesi bu kadar kısa, sonrası ise yıllar sürecek bir sessizlik…

Gün geliyor, Russo ve şirket ortağı Bronwyn Rucker, New York’un sanat yaşamına destek vermek amacıyla yarattıkları Meltdown’u aynı zamanda bir bağımsız plak şirketine dönüştürmeye karar veriyorlar. Elbette daha fazla sermaye lazım oluyor. Bütçeyi çıkarmak için fikir ararlarken beklenen şimşek çakıyor: Eğer Russo’nun ahbapları Cage ile Ra, şirketin kurulabilmesi için bir yardım organizasyonuna çıkmayı kabul ederse ne ala iş! Olayın kahramanlarıyla konuşuyor, çok sıkıntı yaşamadan “Tamam!” cevabını alıyorlar. İlk başta etkinliğin Cage ile Ra arasında bir mülakat ve ardından seyirciyle soru-cevap seansı biçiminde gerçekleşeceği düşünülse de son anda konser fikri çıkıyor ortaya. Konseri lunaparklarıyla ünlü eğlence merkezi Coney Island’da, performans merkezine çevrilmiş eski bir atari salonu olan Sideshows by the Sea’de düzenlemeye karar veriyorlar; sanki olayın kendisi yeterince gerçeküstü değilmiş gibi!

Sun Ra ile John Cage, 6 Haziran 1986’da, konserden 2 gün önce tanışıyorlar. Sun Ra Philadelphia’daki işini gücünü bırakıp New York’a uçuyor konser için. Cage’in apartmanında buluşup çatı katında gerçek bir beyin fırtınası, bir “aydın zirvesi” yapıyorlar. Bu esnada konseri müjdeleyen ilanlar da elden ele dolaşmaya başlıyor. Tabi olayı duyan basın durur mu; New York Times muhabirleri Russo’yu arayıp “Bize fotoğraf gönder,” mesajlı tacizlerine başlıyor. Baskılara dayanmak ne mümkün, tez vakit John Cage’in çatısında efsane ikili ile bir o kadar efsane fotoğraflar çekiliyor. Bu fotoğraflardan eksik olmayan neşeli suratlar, iki ustanın kısa sürede birbirine kanının kaynadığını göstermekte.

Sun Ra, John Cage.

Organizasyon tamam, peki ne çalınacak bu konserde? Russo’nun birlikte bir şarkı bestelemeleri yönündeki önerisini sevmez John Cage, organizasyonun bir gösteriş reklamı gibi gözükeceğini söyler. Sun Ra bunu onaylasa da -Russo’nun sözleriyle- sanki biraz da bu ihtimalin bir kenara itilmesine üzülmüş gibi durur. Bu muammanın konser gelip çatana dek cevaplanmayacağı bellidir.

Havadisler internetsiz bir dönem için birkaç günlük sürede yayılabileceği kadar hızlı yayılır; iki efsanenin hayranları -ve tesadüfen oradan geçip de ucuz fiyata enfes bir konser bulan talihliler- atari salonunun içinde toplaşır. Sayısı 200’e yaklaşan kitle, koltuklarında konseri beklemektedir, konuklara bedava pizza bile dağıtılır ancak bir sorun vardır: Sun Ra mekâna ulaşmaya çalışırken Coney Island içinde kaybolmuştur! Arabasını bulabilmek için canhıraş ortalıkta koşturan Russo, Ra’yı tam da yarımadayı terk etmesine ramak kalmışken yakalar ve salona yönlendirir. Artık her şey hazırdır. Az daha beklese isyan çıkaracak kalabalığı selamlar Russo, sabırları için teşekkür eder ve –alkışlar eşliğinde- sahneyi üstatlarına devreder.

Performansı sergileyen grupta John Cage ile Sun Ra hariç iki isim daha vardır, ikisini de Sun Ra sürüklemiştir oraya: O günlerde Ra’nın Arkestra’sında çalan saksafoncu Marshall Allen ile kemancı June Tyson. Daha da enteresanı, bu insanlar dışında sahnede enstrüman namına sadece 2 cihazın olmasıdır: Ra’nın dijital synthesizer’ı Yamaha DX7 ile yıllar içinde Allen’in alametifarikası olagelen EVI. (Bu enstrüman hakkında kısa bir bilgilendirme için yazının sonundaki “Kıssa ve Hisse” notlarına bakabilirsiniz.) Konseri başlatan da elindeki bu tuhaf aletle Allen olur. Bir dakikalık oldukça tekinsiz bir girişin ardından Ra, Yamaha’sının başına geçer ve gelmiş geçmiş en ilginç “jam” seansı başlar. Seyirciler kısa sürede dut yemiş bülbüle döner.

Cage enstrüman çalmaz; mikrofonu devraldığı vakitlerde -hırıltılara ve eski dostu sessizliğe dayalı şiiri- “Empty Words”ü okur. June Tyson’ın vokal performansı, her ne kadar içinde kendi çılgınlıklarını barındırsa da konserin en “normal” denilebilecek kısmıdır; heyhat bu kısım da ses sisteminin azizliğine kurban gider. Aralarda Sun Ra kendi seçkisinden birkaç şiir de okur. Konserin büyük bir kısmında Cage mırıldanıyorken Ra beklemede, Ra çalıyorken Cage suskunluktadır. Sonlara doğru gelen “sessiz düet” bu kopukluğu telafi eder ve bir kez daha Ra’nın DX7’ıyla konser sonlanır. Seyircilerden kimse az önce ne izlediğini anlamasa da söz konusu gizemin etkileyiciliği ortadadır. Alkışlar eşliğinde sahneden uğurlanır iki büyük usta. 

Geriye kalan 5-6 yıllık ömürlerinde irtibatı ne ölçüde koruduklarını bilmiyoruz. Elimizdeki tek somut belgeler, o konsere uzanan sürecin tanıklıkları. Bir de John Cage Meets Sun Ra adlı, ziyadesiyle enteresan bir albüm.

 

KISSA ve HİSSE

  • Ertesi yıl plak formatında yayımlanan John Cage Meets Sun Ra, konserin iyice kesilip kırpılmış hali olsa da kısa sürede adını yeraltı hazinelerinin arasına yazdırdı. Konserin zamanında hakkıyla kaydedilememiş, çiğ ve eksiksiz kaydı ufak bir “remaster” dokunuşundan geçerek 2016’da Modern Harmonic etiketiyle çift plak olarak yeniden basıldı.

    John Cage, Sun Ra – John Cage Meets Sun Ra (2016) Modern Harmonics – 12″ 2xLP, 33 Devir

  • Rick Russo, konserden birkaç gün önce, peşinde koşan muhabirler peşini bırakmazken John Cage’i arayıp kendisine “New York Times beni sinir etmeye başladı,” diye yakınınca Cage’in ilk tepkisi “Niye alıp okuyorsun ki?” oldu.
  • John Cage, organizasyon vesilesiyle tanıştırılmadan önce Sun Ra’nın adını hiç duymamıştı. Rick Russo biraz kendisinden bahsedip elektronik müzikte öncü bir müzisyen olduğunu Cage’e izah edince anlaşmaya vardılar.
  • 1993’te aramızdan ayrılan Sun Ra, ömrünün projesi Arkestra’daki liderlik koltuğunu grubun saksafoncularından John Gilmore’a bıraktı. 1995’te Gilmore da hayatını kaybedince halefi, bu yazının irdelediği konserde yer alan Marshall Allen oldu. Doksanını aşan Allen, halen lidei olduğu Arkestra ile turlamaya devam ediyor. 
  • Marshall Allen’ın bu konserde kullandığı EVI (Electronic Valve Instrument), synthesizer’ın üvey kardeşlerinden EWI’nin (Electronic Wind Instrument) ileri bir modelinin adı. Söz konusu enstrüman, tınısını havadaki rüzgarı yoğurup basınç oluşturarak yaratıyor. İlk olarak Nyle Steiner tarafından, yetmişli yıllarda geliştirildi.
  • Meltdown 2013’te kepenkleri indirdiyse de Bronwyn Rucker ile Rick Russo ortaklıklarını sürdürüyor. Rucker’ın kendi sitesinde projelerine dair bilgiler bulmak mümkün. Kendisi bir kabare şarkıcısı olarak da oldukça saygın bir isim.