Gökçe Kılınçer’le “Aşkınla Ben / Bu Son Akşamda” Üzerine

Gökçe Kılınçer ile Plak Mecmuası’nın yolu ilk defa “Neyleyim / Sev Derim” 45’liği yayınlandığında kesişti. Plak Mecmuası’nın 4. sayısına bir röportaj veren Gökçe Kılınçer, kendine özgü retro-pop tarzıyla üretmeye devam ediyor: “Aşkınla Ben / Bu Son Akşamda”, Londra’da yaşayan genç sanatçının ikinci 45’liği. 2019 sonbaharında, HicazPlaks etkiketiyle raflardaki yerini aldı. Kılınçer, her iki şarkı için klip de yayınladı. İlk 45’lik çıktığı zaman olduğu gibi yine Plak Mecmuası’nı da kırmadı ve röportaj teklifimizi kabul etti.

Buyurun, Seçil Altınöz’ün sorularına Gökçe Kılınçer’in verdiği cevaplara… Keyifli okumalar!

Geçen yıl yayınladığınız “Neyleyim / Sev Derim” 45’liğinin ardından, sevdiklerinizi çok bekletmeden bir 45’lik daha yayınladınız: “Aşkınla Ben / Bu Son Akşamda”nın kayıt süreci nasıl geçti?

Sık sık şarkı yazarım ama onları her zaman bitirmem. Bazı enstrümanlara veya küçük dokunuşlara ihtiyacı olan birçok kayıtlı fikrim var. Arada sırada bu kayıtlı fikirleri dinler, o gün hoşuma giden biri üzerinde çalışmaya başlarım. Önce pilot bir vokal kaydederim; onu davul, bas ve gitarlar ve izler. Bu noktada ilk kez şarkıyı tam olarak dinlerim ve bitirmek isteyip istemediğime karar veririm. 

Yine de şarkıyı oluşturma ve kaydetme sürecinde belirli kurallarım yok. Bazı parçalar geldiği gibi bitmiş olur, bazılarına uzun bir zaman süresince sık sık geri dönerim. Sanırım “Neyleyim “ve “Aşkınla Ben” geldiklerinde neredeyse bitmişlerdi. 

Düzenlemelerde Bobina ile çalışmışsınız. Önemli bir isim kendisi. Onunla çalışmak nasıldı?

Bobina’yla çalışmak bir ayrıcalık. Kaydetmek istediğim bir şarkı olduğunda şarkının ham halini ona çalıyorum, sonra birlikte diğer enstrümanların ne çalması gerektiğini hayal ediyoruz. Kayıt sürecimiz oldukça basit. 100 kanallı dosyalarla uğraşmıyoruz. Bobina, Batı müziğini çok iyi tanıyor ama Türk müziğini de çok seviyor. Bu sayede benzer müziklerde güzelliği bulabiliyoruz. Beraber çalışmak isteyen iki kişinin uyumlu bir vizyona sahip olması gerekir. Biz, Bobina’yla buna sahibiz.

Şarkıların söz ve müziği size ait. Retro pop ile ‘Orta doğu havaları’nı birleştirmek şahane fikir! Bunu 45’lik formatında yayınlamanız ise şarkıların içeriğine ve tüm havasına yakışır bir tavır. Bu iki şarkıyı bir arada sunmanıza vesile olan ortak duygular nelerdir?

“Sev Derim / Neyleyim” ve “Bu Son Akşamda / Aşkınla Ben” 45’liklerini uzun zamandır planlıyordum. Albüm ve LP’den önce bu unutulmuş formatı hatırlamak ve hatırlatmak istedim. 45’lik, albümden sonra ara ara döneceğim formatlardan biri. Şarkılarda, daha iyi bir dünyanın varlığına özlem ve yaşamın yalnızlığına karşı olumlu bir tutumun izlerine varılabilir. 

İlk olarak “Bu Son Akşamda”yı kliplendirdiniz, ardından “Aşkınla Ben”i. Klibin şarkı sözleriyle uyumlu, oldukça doğal bir havası var. Bir yandan da epey renkli görünüyor. Klibin çekim aşamasından biraz bahsedebilir misiniz?

Klip, Londra ve Margate’te çekildi. Ne yaptığımı ve neden yaptığımı açıklamakta zorlanıyorum aslında; özellikle de düşünce ve vizyon kadar soyut şeyler söz konusu olduğunda… Ürettiğiniz her düşünce, muhtemelen, sizin bir parçanız; tabii, bakış açınızın süzgecinden geçiyor.  Bazen, kameranın kayıt etmesine izin verip sonra seninle konuşan görüntüleri seçmek yetiyor. Bu yüzden storyboard kullanmıyorum. Zevkiniz sizin için seçimi yapar ve bu şekilde her defasında özgün üretiminiz belirginleşir. Başka biri farklı bir renk, farklı bir görüntü seçebilirdi… Sonunda farklı bir iş ortaya çıkardı. 

Bu arada Margate’e ayrıca değinmek isterim. Sevdiğim bir yer düşlediğimde genellikle Margate’i düşünüyorum. Viktorya dönemine ait binalar görebilirsiniz. Modların, rockçuları ve skinhead’lerin orada şiddetli bir geçmişi olduğu da biliniyor. Zaman kapsülü gibi bir Margate. Ama hepsinden önemlisi, romantik bir yer; orada günler daha uzun. İnsanlar yavaş yürür, denizde gün güzel batar ve tekneler gelgitle batıp çıkar. 

Londra’da yaşıyorsunuz. Hayatın koşturmacası içinde, tüm bu analog kayıtlar ve huzurlu tınılar size de, bize olduğu gibi, şifa oluyordur diye düşünüyorum. Şarkılar sizden dinleyiciye ulaşana kadar içerisinde bulunduğunuz atmosferi ve süreci nasıl ifade edersiniz?

Londra gibi çok kültürlü bir metropolde yaşamanın insana kattığı en değerli şey, dinler ve kültürler arasındaki tüm farklılıkların giderek azaldığını görmek. İnsanlar yaşamaya ve yaşatmaya eğilimli. Birbirlerine daha az ön yargıyla yaklaşıyorlar ve bu karma toplumun sunabileceği iyi şeylerin tadını çıkarmaya çalışıyorlar.  Çevremiz, yaratıcılığımızı besler ve burası sizi sadece İngilizlerle değil, tüm dünyayla irtibatta tutuyor. Bu da ortaya çıkan sanatın biraz daha küresel bir düşünceye sahip olmasını mümkün kılıyor. İçinde bulunduğumuz iletişim çağında internet gerçeği, sınırların giderek ortadan kalkmasını sağlasa da, bir müzisyenin kendisinden farklı topraklarda yetişmiş bir başka müzisyenle iç içe yaşaması ve birlikte müzik yapabilmesi büyük zenginlik.  Bu yüzden kendimi şanslı hissediyorum. 

Günümüz Türk pop müziğinde kendinize yakın bulduğunuz isimler var mı?

Yalnız Türkiye değil tüm dünya garip bir dönemden geçiyor. Özellikle böyle zamanlarda biçim fark etmeksizin her üretkenlik teşvik edilmelidir. Sadece Türk pop’unda değil tüm Türk müziğinde yeni sanatçıları keşfetmekten ve eski klasiklerden beslenmekten mutluyum. Müzik yapmaya yönelik her türlü çabayı takdir ediyorum. Bazı insanlar tüm günlerini dünyayı daha kötü bir yer haline getirmeye çabalarken bazı insanların müzik yapması güzel şey. 

Kurucusu olduğunuz HicazPlaks’ı sosyal medyadan takip ediyorum, gelişmelerden haberdarım. Ancak okuyucularımız için, HicazPlaks’ın hedeflerinden bahsedebilir misiniz?

Hicaz Stüdyosu oldukça yoğun. Farklı müzik tarzlarını benimsemiş birçok grup ve solist kayıt yapıyor. Kimi grupların 45’likleri ve LP’leri HicazPlaks’tan basılıyor ve plak dükkanlarına dağıtımı sağlanıyor. Daha çok dünya müziği alanında ürün verdiğini söyleyebilirim HicazPlaks’ın. İleriki günlerde bir ayağını Türkiye’ye getirmeyi planlıyoruz.

Zaman ayırdığınız için çok teşekkürler. 

Ben teşekkür ederim güzel sorularınız için!