Demirhan Baylan, yeni şarkısı ‘2020’yi anlatıyor

Demirhan Baylan, yaşadığımız bu ilginç günlere dair yeni şarkısı ‘2020’yi geçtiğimiz dün (1 Temmuz) yayınladı. Şimdi sayfamızı, davulda Cengiz Baysal’ın ve saksafonda Yahya Dai’nin de yer aldığı şarkısını anlatması için Demirhan Baylan’a bırakıyoruz. 

2020’nin tuhaflığından bahsetmeye gerek yok herhalde. Karantina günleri ve dünyadaki olaylar herkese olduğu gibi bana da ‘ayar’ verdi. Uzun süre yeni bir şeyler yazma isteği duymadım. Bir yandan Twitter’da, o an ciddi olduğunu düşündüğüm lakırdılarla, vakit geçirdim. Elimin altında da hep piyano vardı. Belli standart akorları dönüp dönüp duruyordum. Şarkı böyle çıktı. İlk önce şarkının piyano/vokal bir demosunu paylaştım Youtube’da. Ardından, 1 Temmuz’da kendisini. 

Hikaye bir kaç farklı şekilde okunabilir. Elbette herkes kendince okuyacaktır bu hikayeyi ama ben, kendi kilit kavramlarımı vereyim: 

Özgürlük, hatta özgürlük kavramının politik konumu. “Belki bana söylediğin her şey yalandı. Ama geçti, inanmamıştım demek isterdim.”

Artık bambaşka bir dünyadayız. Bunlar karantinanın, Amerika’nın bana düşündürdükleri… Aklıma takılanlar. Niye özellikle cazdan araklamaya çalıştığımı açıklar sanırım.

Çocukluk, zaten en temel davranışlarımız çocuklukta öğrendiklerimiz değil mi? Bu eğer herkes için geçerliyse, dünyanın tüm sefilliğinin altında da bu yatıyor olmalı. Çocukluk hep çok güzel tasvir edilir. Oysa çocuk, her yöntemle hayatı anlamlandırmaya, yolunu bulmaya çalışan bir varlık. Tam ying-yang. Zamanında “Çıplaklar” isimli şarkımda “Tecrübe yönetiyor dünyayı, gülerim şu haline,” demiştim. Belki de tüm hayatı çocukluğumuzda yaşadığımız tecrübeler yönetiyordur. Sonuçta da dünyayı. Değişim kolay ve o kadar da hızlı bir süreç değil. Jenerasyonlar alır. O halde tek çözüm, çocuklarımızı doğru yetiştirmek ve bir kaç jenerasyon sonra daha iyi dünya olacağını umut etmek olmalı. Geriye kalan tüm çabalar beyhude, bencilce, anlık kişisel hırsların yansıması olarak görünüyor gözüme artık. Tabii, tamamen yanılıyor olabilirim. Zaten şarkılarımdaki hikayelerin işlevi de genelde bir şeyi savunmaktan ziyade, bir saptama yapıp tartışmak. Şarkılar bunun için harika araçlar. 

Amacım caz bir şarkı yazmak değildi; cazdan fikir araklamaktı

Şarkının düzenlemesine çoğu zaman olduğu gibi Cengiz Baysal‘la giriştik. Aslında benim aklımda çok daha radikal bir düzenleme vardı. Böyle zamanlarda sizi dizginleyecek, daha müzikal bir yerlere oturtacak birisinin olması çok iyi oluyor. Cengiz, sağ olsun, şarkının çok daha hassas, ince bir yere oturmasını sağladı. Ve sonra şarkının duygusuna çok katkı sağlayacağını düşündüğüm Yahya Dai geldi aklıma. Haklı da çıktım. Tam istediğim kıvamda bir yaklaşımla çaldı.

Müzikal olarak şunları söyleyebilirim: Bu şarkı, standart caz akor dizilimlerinden faydalanıyor. Bunu kendi hikayecilik yaklaşımıma oturtmaya çalıştım. Amacım caz bir şarkı yazmak değildi; cazdan fikir araklamaktı. Üstüne bir de ritmik olarak sık sık kırılan, oraya buraya gitmeye çalışan ama kaçamayan bir tavır koymaya çalıştım. Ritmik yaklaşımların tamamı hikayeyi destekler mahiyette olsun istedim. Sonuçta vardığımız nokta bu oldu. Sanırım epey de iyi oldu. Bir kere, her ne kadar çok geleneksel formüller kullanılmış olsa bile kendi içinde taze bir tını çıktı ortaya. Pek kimseye benzemiyor sanırım. Dahası kendi anlayışım, kendi sesim hâlâ orada. Sırıttığını sanmıyorum.

Eğer şarkı boyunca bir belirsizlik, bir yerlere gitmeye çalışan ama bir türlü olmayan bir durum, umutlu ama karanlık bir duygu hissediyorsanız sanırım “2020” yerini bulmuş demektir.