Eril Tekeli ile yeni Asia Minor albümü üzerine

Türk rock müziği, bilhassa saykedelik ve progresif tarzlarında, son yıllarda yurtdışında iyi kötü bir bilinirlik kazandı. Almanya’da, Balkan ülkelerinde, Fransa’da falan kimi plakçılarda “Anatolian pop” rafları görmeniz çok olası. Bu rafların demirbaşları var, hepiniz isimlerini biliyorsunuz: Barış Manço, Erkin Koray, Moğollar, Selda Bağcan, Edip Akbayram & Dostlar… Yeni nesilden Gaye Su Akyol falan da bu isimlere eşlik ediyor. Bir de uzun zaman gizli kalmış, plağın dönüşüyle ve internetin yaygınlaşmasıyla yeniden gün yüzüne çıkmış kimi cevherler var. Bunların başında, Asia Minor geliyor.

Fransa’da, Türk ve Fransız müzisyenler tarafından kurulan Asia Minor, bu toprakların müziğini Batı müziğiyle harmanlayarak kendine özgü bir ses bulmuştu. Fransa’da yayınlanan 1979 tarihli Crossing The Line ve 1980 tarihli Between Flesh and Divine albümleriyle Türk progresif rock müziğinde özgün bir yol tutan grup, zaman içinde bilinirlik kazandı ve her iki albümü de çeşitli dönemlerde yeniden plak olarak piyasaya sürüldü. 2016’da Rainbow45 Records da ikinci albüm Between Flesh and Divine‘ı Türkiye’de plak olarak bastı.

Geçtiğimiz aylarda ise heyecan verici bir haber ortalıkta dolaşmaya başladı: Asia Minor, yeni bir albüm yapıyordu! 2014 yılında yeniden bir araya gelip konserler vermeye başlayan grup, tam 41 yıl aradan sonra yepyeni şarkılarla karşımıza çıkacaktı. Nitekim bu, geçen hafta gerçekleşti ve grubun üçüncü stüdyo albümü Points of Libration, nihayet Rainbow45 Records etiketiyle plakçı raflarındaki yerini aldı. Biz de bu albümü, Asia Minor’ın kurucularından Eril Tekeli ile konuştuk.

Keyifli okumalar dileriz!

“‘Points of Libration’, bir konsept albüm değil; her parçanın ayrı bir hikâyesi var. Albümün müzikal olarak kendi içinde bir bütünlüğü ve baştan sona bir akıcılığı bulunuyor diyebiliriz”

Öncelikle, tebrikler. Asia Minor, 41 yıl sonra yeni bir albümle geri döndü: ‘Points of Libration’. Niçin 41 yıl beklediniz? Böyle bir proje daha önce gerçekleşebilir miydi? 

Tebrikleriniz için çok teşekkürler. Asia Minor grubu 1977 yılında Paris’te kuruldu. Bizimle ilgili birçok biyografide grubun başlangıcını Setrak Bakırel ile benim Saint- Joseph Lisesi orkestrasıyla, Milliyet Gazetesinin düzenlediği Liselerarası Müzik Yarışması’nda iki birincilik aldığımız 1972 yılına dayandırırlar ama grubun Asia Minor ismiyle progresif rock alanında müzikal yolculuğu 1977 yılında aslında başladı. İlk albümümüz Crossing The Line’ın kaydını 1978 yılında Paris’te gerçekleştirdik. Plak Fransa’da 1979 yılında piyasaya çıktı. İkinci albümümüz Between Flesh and Divine 1980 yılında gene Paris’te kaydedildi ve o da plak olarak aynı yıl Fransa’da piyasaya çıktı. Paris ve çevresinde çok sayıda konser verdikten sonra 1982 yılında grubun faaliyetlerine son verdik. Tekrar bir araya gelmemiz 32 yıl sonra, 2014’te gerçekleşti. Yani bu yeni albüm tekrar bir araya gelişimizden yedi yıl sonra oluştu. Böyle bir proje daha önce gerçekleşebilir miydi? Bu soruya net bir cevap vermek zor. Kısmet bugüneymiş diyelim… 

Aradan geçen yıllarda neler değişti? Grupta nasıl değişiklikler oldu? Bize yeni Asia Minor’ı anlatır mısınız biraz?

Grubun faaliyette olmadığı dönemde ilk iki albümümüz 1988’den itibaren Fransız plak firması Musea tarafından, 2009’den itibaren de Japon plak firması Marquee tarafından tekrar piyasaya çıkarıldı. Bu faaliyetler Asia Minor’a uluslararası alanda bir tanınırlık sağladı. 2000’li yıllardan itibaren progresif rock müziğinin tekrar canlanmasıyla Asia Minor’ı yeniden kurmak için gerekli ortamın oluştuğunu düşündük ve grubu Between Flesh and Divine’daki kadrosuyla 2014’te yeniden bir araya getirdik. Daha sonra gruba bas gitarist olarak Evelyne Kandel katıldı ve konser faaliyetlerimiz başladı.

2017 sonunda klavyecimiz Robert Kempler gruptan ayrıldı, yerine Micha Rousseau girdi. 2019 başında da Lionel Beltrami ciddi sıhhat problemleri yüzünden gruptan ayrıldı, yerine baterist olarak Julien Tekeyan girdi. Asia Minor, Point of Libration’ın kayıtlarını bu yeni kadrosuyla gerçekleştirdi. Gruba katılan her iki yeni müzisyen de Fransa’da birçok ünlü sanatçıyla çalışmış profesyonel müzisyenlerdir.  

‘Points of Libration’ albümünü yapma fikri ilk ne zaman doğdu ve süreç nasıl gelişti? 

2014’te yeniden bir araya geldiğimizde, en başta konser repertuarımız ilk iki albümdeki parçalardan oluşuyordu. Daha sonra yeni parçalar üzerinde de çalışmaya başladık. Konser repertuarımıza bu yeni parçaları da ilave ettik. Asia Minor’ın çizgisine uygun besteler ortaya çıkınca ve bunlar yeterli miktara ulaşınca yeni bir albüm yapma fikri doğdu. Bu yönde çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Points of Libration bu şekilde oluştu.

Geçen yıllarda müzik çok değişti. Artık eskisi kadar albüm dinlenmiyor, elektronik altyapılar çok daha yaygın kullanır oldu falan… Bütün bunlar sizi ürkütmedi mi biraz?

Evet, dediğiniz gibi, geçen yıllarda müzik çok değişti. Elektronik müzik çok yaygınlaştı. Fakat progresif rock hâlâ müzik piyasasında önemli bir yere sahip ve bu tür müziği sevenler albüm almaya, dinlemeye devam ediyor.

Progresif rock ve benzeri türlerde genelde bir albümdeki şarkılar birbiriyle ilişkilidir ve ortak bir dertleri, anlatacakları vardır. ‘Points of Libration’ bize ne anlatıyor, bu albüm neyi dert ediniyor?

Şarkı sözlerimiz genellikle şiirsel ve felsefi oluyor. Fakat parçalarımızın ortak bir teması yok.  Points of Libration, bir konsept albüm değil; her parçanın ayrı bir hikâyesi var. Albümün müzikal olarak kendi içinde bir bütünlüğü ve baştan sona bir akıcılığı bulunuyor diyebiliriz. Ayrıca grubun geleneksel çizgisine de sadık bir yapısı var. Sonuçta bu albümü, bunca yıl sonra, bütün grubu bir arada tutan bir çekim ve denge alanı gibi tanımlayabiliriz.

Albümdeki şarkılar nasıl bir süreç içinde ortaya çıktı? Yani, hepsi yeni besteler mi yoksa yıllardır biriktirdiğiniz parçalar mı?

Albümdeki şarkılar genellikle yeni bestelerden oluşuyor ama daha önce yapılmış ve hiçbir plak kaydında yer almamış besteler de var; bunların da hepsi yeniden şekillendirildi. Asia Minor’ın şöyle bir özelliği var: Kişilerin getirdiği besteler, grup çalışmasından sonra yeni bir boyut kazanıyor ve Asia Minor parçaları haline dönüşüyor.

Albümün kayıt sürecini anlatır mısınız biraz? Ne zaman, nerede kaydedildi? Prodükisyon sürecinde kimler yer aldı? 

Albümün kayıtları ve miksajı Paris yakınlarında, Julien Tekeyan’ın ailesine ait olan Profile-on-air kayıt stüdyosunda, 20 Kasım 2019 – 14 Aralık 2019 tarihleri arasında yapıldı. Son derece rahat, samimi bir ortamda gerçekleşti. Albümün kayıtları Jonathan Lefevre Reich tarafından gerçekleştirildi, miksajını da Julien Tekeyan yaptı. Tabii, bütün grup elemanları da miksaja katıldı… Stüdyonun birkaç ses mühendisinden biri olan Jonathan bizim kayıtları kendisinin yapmasını Julien’den önceden rica edip gönüllü olmuştu. Son derece sabırlı, sakin ve işine hâkimdi. Bizimle çok uyumlu çalıştı. 

‘Points of Libration’, Rainbow45 etiketiyle ve plak formatında da çıktı. Albüm hazırlığına başladığınızda plak olarak çıkacağı belli miydi yoksa buna sonradan mı karar verdiniz?

Rainbow45 Records’un bizim yeni bir albüm hazırlığı içinde olduğumuzdan haberleri vardı ve albümün kayıtları tamamlanınca plak olarak çıkarmayı planlıyorlardı.

Rainbow45 ile işbirliğiniz nasıl gelişti ve çıkardıkları işten memnun kaldınız mı?

Rainbow45 Records’la işbirliğimiz Nemrud grubundan Mert Göçay vasıtasıyla Salih Karagöz ve Afşin Akın beylerle 2014 yılında tanışmamla başladı. Asia Minor’ın ikinci albümü Between Flesh and Divine, 2016 yılında açılır kapaklı, yüksek ses kalitesinde plak formatında Rainbow45 Records tarafından Türkiye’de piyasaya çıkarıldı. İşlerini son derece profesyonelce yapıyorlar. Aramızda mükemmel bir işbirliği oluştu. Asia Minor’ın yeni albümü Points of Libration’ın plak yapımı aşamasında da son derece titiz çalıştılar. Kendilerine çok teşekkür ediyoruz.

Plağın kapak görseli çok ilgimi çekti. Kimin fikriydi, kim tasarladı ve albümün atmosferini ne açıdan yansıtıyor? 

Plağın kapak görselindeki resimleri Setrak Bakırel’in küçük kızı Anouch yaptı. Albümdeki her bir parçayla ilgili, o parçayı tasvir eden bir resim var. Toplam sekiz parçaya karşılık sekiz farklı resim. Bu resimlerin çeşitli şekillerde kapak üzerine yerleştirilmesiyle bu görsel ortaya çıktı; bunun çalışmasını da Setrak’ın büyük kızı Chouchane gerçekleştirdi. İki kız kardeş son derece güzel bir çalışma ortaya çıkardılar.

Son olarak, bunca zaman sonra stüdyoya girmek nasıl bir histi, özlemiş misiniz? Bu albümün devamı gelecek mi? 

Bunca zaman sonra Asia Minor olarak yeni bir albüm kaydı için stüdyoya girmek hem zevkli hem heyecanlıydı. Hâlâ aynı motivasyona sahip olduğumuzu görmek bizi çok mutlu etti. Arkadan bir dördüncü albüm gelebilir… Bütün okuyucularınıza ve Asia Minor sevenlerine güzel günler dileriz.

Plağı buradan satın alabilirsiniz.