Perdenin Ardındakiler: “Müzik, müziktir; bizimki biraz hüzünlü olanından”
Son yıllarda farklı tarzlarda müzik yapan birçok genç müzisyenle ve grupla tanıştık. Bunlardan bazısı ne yazık ki öykündükleri isimleri taklidi olmaktan henüz kurtulamadı, bazısı ise kendi seslerini bulacak gibi görünüyor ama zayıf prodüksiyonlarla karşımıza çıkıyorlar (daha doğrusu çıkmak zorunda kalıyorlar). Az sayıda genç müzisyense özgün tarzlarını iyi prodüksiyonlarla dinleyiciye ulaştırmayı başarıyor. Perdenin Ardındakiler, bunlardan biri.
Sevin yada sevmeyin, Avrupa, ABD ve Uzak Doğu’nun aksine her geçen gün sıradanlaşan Türk pop müziğinde farklı bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Bu çabaları şimdilik dinleyicide de karşılık bulmuş görünüyor. Kalıcı olup olamayacaklarını zaman gösterecek ama Perdenin Ardındakiler ikilisi, yani Doruk Ereşter ve Direnç, henüz kariyerlerinin başlarında olmalarına rağmen “Yağmurlar”, “Beni Kendinden Kurtar”, “Ankara’yla Bozuşuruz” gibi çok dinlenen şarkılara imza attılar. Geçen yılın sonuna doğru çıkardıkları “Bu Şehir Bugün Sensiz” teklileri ise hem vampir temalı klibiyle epey ilgi çekti, hem de yakında çıkacak albümlerinde Perdenin Ardındakiler dinleyicilerinin heyecanını artırdı.
Doruk ve Direnç ile Perdenin Ardındakiler’in nasıl doğduğunu, şimdiye kadar yayınladıkları çalışmaları, “Bu Şehir Bugün Sensiz” şarkılarını ve yakında çıkacak albümlerini konuştuk. Dilerim, keyifle okursunuz.
Öncelikle, çok genç isimlersiniz, sizi bir tanıyalım… Direnç ve Doruk, müzik yapmak istediğinizi ne zaman fark ettiniz ve müzik yapmaya nasıl başladınız? Bir eğitim aldınız mı ya da alıyor musunuz?
DORUK: Selamlar öncelikle. Müziğe kendimi bildim bileli ilgim vardı aslında. Sekiz – dokuş yaşlarında davul çalmaya başladım. Aynı zamanda çocuk korosundaydım. Sanırım 10 yaşında gitarla tanıştım ve iki akor öğrendikten sonra ilk şarkımı yazdım. O günden beri de devam ediyorum.
DİRENÇ: Müzik yapma isteğim “Bu insanlar bilgisayarda nasıl müzik yapabiliyor?” diye kendime sormamla başladı. Anasınıfında müzik derslerimiz oluyordu, böylece müzik eğitimlerine başladım. Birçok enstrümanın eğitimini aldım. Gittiğim okullarda müzik öğretmenlerimden temel müzik teorisi öğrendim fakat herhangi bir konservatuar eğitimi görmedim.
Herkesin, özellikle böyle işlerde, idolleri vardır. Müzik yapmaya başlarken sizin idolleriniz kimlerdi?
DORUK: Beni hem müzikal hem de kişisel yaşamıyla etkileyen çok fazla müzisyen var. Ama kahramanım diyebileceğim kişi sanırım Yavuz Çetin. Dayım Ali Çınar da önemli bir söz yazarı. “Kendine İyi Bak”, “Hep Sonradan”, “Uğurlar Olsun” dahil olmak üzere pek çok önemli şarkı sözüne imza attı. Yazmaya başladığımdan beri kendisinden aldığım ilhamın da bende değeri büyüktür.
DİRENÇ: Daft Punk, Avicii ve Frank Dukes benim idollerim. Daft Punk ikilisi ve Avicii yazdığım melodileri epey etkiliyor. Frank Dukes çok iyi bir prodüktör, yaptığı parçalar kendi sound’umu oluşturmamda bana her zaman yol gösteriyor.
Gördüğüm kadarıyla şarkı sözleriniz ilgi çekiyor. Doruk, şarkı sözlerinin altında çoğunlukla senin imzan var o yüzden bu soru daha çok sana… Yazmaya ne zaman başladın ve en sevdiğin şarkı yazarları ya da şairler kimler?
DORUK: Az önce de biraz bahsettim. Şarkı yazmaya dokuz – on yaşlarında başladım. Ancak yazmayla ilişkim yalnızca şarkılardan ibaret değil. 14 yaşımda kendi imkanlarımla ilk şiir kitabımı basmıştım, yine o dönem birtakım denemeler yazdım. Hangi alanda olursa olsun, yazmak hayatımın çok büyük bir kısmını oluşturuyor. Sevdiğim çok fazla şarkı yazarı var. Onur Özdemir, Bülent Ortaçgil, Ahmet Kenan Bilgiç bunlardan bazıları. Yabancı olarak da Bob Dylan, Roger Waters, Thom Yorke gibi pek çok sevdiğim isim var. Şair olarak ise Türkiye’den Edip Cansever, İsmet Özel ve günümüz şairlerinden Batuhan Dedde ilk aklıma gelenler. Edgar Allan Poe, Richard Brautigan, Robert Frost ise sevdiğim yabancı şairlerden birkaçı. Çok konuştum, bu liste uzar. (Gülüyor)
Müziğimiz, notalara bürünmüş karamsarlık
Perdenin Ardındakiler ne zaman, nasıl kuruldu ve bu projeye başlarken niyetiniz neydi? Yani, “Biz şöyle şöyle bir müzik yapacağız,” mı dediniz yoksa sadece birlikte müzik yapmaktan hoşlanan iki kişi olarak bir araya mı geldiniz?
DORUK: Biz yalnızca sevdiğimiz müziği yapmak istedik. Sonuca dair bir beklentimiz, geleceğe dair bir planımız yoktu. Direnç, internet üzerinden bana ulaştı. O dönem yaptığım bazı solo şarkıların remikslerini yapmak istediğini söyledi. Benim de aklımda daha modern bir sound icra etmek vardı. Ben de dedim ki “Remiksi boşver, neden birlikte ortak bir şarkı yapmıyoruz?” Böylece grubun temellerini atmış olduk ve kısa süre sonra “Gökyüzü” şarkısıyla yola çıktık.
DİRENÇ: Kendi dinlemek istediğim müziği üretmek istiyordum. Doruk’la tanıştıktan sonra ilk önce sert ve elektronik müzik tabanlı bir şarkı yapmıştık; o zamanlar benim en çok dinlediğim tarzların bir karışımıydı. Sonrasında nasıl bir Türkçe müzik dinlemek istediğimi düşündüm ve kendi dinlemek istediğim müziği yaptım.
“Beni Kendinden Kurtar”, “Yağmurlar” gibi kimi şarkılarınız dijital platformlarda 20 milyonun üzerinde dinlenmiş. Bu çok büyük bir sayı. Böyle bir ilgi bekliyor muydunuz?
DORUK: Herhangi bir beklenti içinde olmamaya gayret ettim hep. Ben yalnızca beni mutlu eden, yapmaktan büyük haz aldığım şeyi yapmak istedim. Şu an olduğumuz nokta gerçekten hayal gibi geliyor. Yaptıklarımızın karşılık bulması beni çok heyecanlandırıyor ve motive ediyor.
DİRENÇ: Daha önce de söylediğim gibi, kendi dinlemek istediğim müziği yapıyorum ve bu müziğin böyle büyük bir dinleyici kitlesine ulaşmasını hiç beklememiştim. Benim dinlemek istediğim tarzda müzikleri dinlemek isteyen insanların olması çok hoşuma gitti ve mutlu oldum.
Kendinize has, en azından Türkiye’de örneğini çok görmediğimiz bir tarzınız var. Bunu hem altyapı için hem de vokal stili ve ikisinin birlikteliği için söylüyorum. Perdenin Ardındakiler’in müziğini birkaç cümleyle nasıl anlatırdınız?
DORUK: Müzik, müziktir; bizimki biraz hüzünlü olanından.
DİRENÇ: Notalara bürünmüş karamsarlık. Elektronik soslu akustik müzik.
Bir ay kadar önce “Bu Şehir Bugün Sensiz” parçanız yayınlandı. Yakında da albümünüz çıkacak. Bu parça, albümün genel atmosferi ve tınısı hakkında bize ipucu veriyor mu?
DORUK: Kesinlikle, “Bu Şehir Bugün Sensiz” albüm hakkında güzel bir ipucu bence.
Şarkıya çektiğiniz klibi çok ilginç buldum. Vampir konsepti kimin aklına geldi? Bize klipten bahseder misiniz biraz?
DORUK: Şarkının finalini dinledikten sonra gotik bir havası olduğunu fark ettik. Şarkıyı yönetmenimiz sevgili Silvyo’ya dinlettiğimizde o da aynı hisse kapılmış olmalı ki biraz fantastik bir şeyler yapma fikriyle geldi bize. Bu fikir zamanla barok temalı bir vampir hikayesine evrildi.
Yeni albümümüzde iki adet düet parçamız var; birisi kamança virtüözü Mark Eliyahu, diğeri Bulgar sanatçı Ivo Dimchev ile…
“Bu Şehir Bugün Sensiz” şarkısının kapağında da ondan önceki “Kalbinde Birileri Var”da da Ece Gauer ile çalışmışsınız ki değerli bir isim. Onunla işbirliğiniz nasıl doğdu ve ortaya çıkan işten memnun kaldınız mı?
DORUK: Sevgili Ece benim çok beğendiğim, hayranlık duyduğum bir sanatçıydı. Onunla işbirliği gerçekleştirme fikri ortaya çıktığında epey heyecanlandım açıkçası. İletişime geçtik ve şarkıların demolarını dinlediğinde o da bizim kadar heyecanlandı. İşbirliğimiz bu şekilde doğdu ve onunla çalışabilmekten dolayı mutluyum.
Albüm niteliğindeki ilk çalışmanız, Düşüş isimli EP’nizdi ve bunu geçen yıl yayınladınız. Şimdi ise bir uzunçalar geliyor… Bize bu yeni albümü biraz anlatır mısınız? Nasıl bir teması var?
DORUK: Epey kasvetli ama sound olarak zengin bir albüm diyebilirim. Hüzün ve umutsuzluk üzerine kurulu bir iş oldu bence genel olarak.
Kayıt süreci nasıl geçti? Hangi stüdyoda, kim tarafından kaydedildi ve miks ve mastering aşamalarında kimlerin imzaları var?
DORUJ: Vokallerin tamamı Yeşil Oda’da Direnç tarafından kaydedildi. Yaylı kayıtlarında İstanbul Strings, gitarda Suat Vergili ve bas gitarda Emir Batkan bize eşlik etti. Miksaj yine Direnç tarafından, mastering işlemleri ise Lex Barkey tarafından gerçekleştirildi.
Daha önce düet parçalar yayınladınız. Albümde de bir düet olacak mı?
DİRENÇ: Yeni albümümüzde iki adet düet parçamız var; birisi kamança virtüözü Mark Eliyahu, diğeri Bulgar sanatçı Ivo Dimchev ile… Bir tanesi yakın bir zamanda çıkacak.
Zaman ayırdığınız için teşekkürler. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Değerli sorularınız için teşekkür ederiz. Yanıtlamaktan büyük keyif aldık. Umarım yeterince doyurucu cevaplar verebilmişizdir. Sevgiler.