Tanışma gerçekten bitti mi: HAYKO CEPKİN – TANIŞMA BİTTİ (2007)

Tanışma Bitti, Türkiye’nin pek alışık olmadığı bir çalışmaydı ve buna rağmen kült albümler arasına kısa zamanda girdi. Her şarkısı güzel nadir albümlerden biriydi.

Yazımın başlığına cevap vererek başlamak istiyorum:
Bence bitmedi.

Hayko Cepkin, kabul edin, bu toprakların ‘en sıra dışı abisi’ ama aynı zamanda ‘bizim mahallenin çocuğu’ tanımını da en çok hak eden isim. Müziğine herkes mutlaka bir kere denk gelmiş, sevmiş ya da sevmemiştir ama sıra Cepkin’in sohbetine geldi mi, o sohbet kesinlikle dinlenmiştir. Çünkü, perdeler ardından konuşan birisi değil o; ne geçiyorsa içinden onu söylüyor, onu yapıyor, inanmadığı şeyi aklından da dilinden de geçirmiyor. Onu böylesine sevdiren de en başta bu samimiyeti zaten.

Her ne kadar 2005’ten beri solo çalışmalarda bulunuyor olsa da biz onu 1997’den beri içerisinde bulunduğu gruplar ve projelerden tanıyoruz. Demir Demirkan, Aylin Aslım, Öztürk gibi isimlerin arkasında klavyeciliğinin yanı sıra aranjör kimliğiyle de piyasada adını duyurduktan sonra kendi müziğini yapmaya karar veren Cepkin, 2005’te Sakin Olmam Lazım albümüyle başarılı bir serüvene atıldı. Tez canlı ve heyecanlı karakterine en uygun ismi verdiği albümünü evde tek başına kaydetmişti ve EMI’ye sunduğu demo kayıtlar Hakan Kurşun’un da desteğiyle albüm olarak piyasaya sunuldu. Sonrası Hayko Cepkin için art arda gelen konserler, isminden bahsedilen haberler, ödüller oldu… Civciv sarısı saçları, dövmeleri ve farklı müzik tarzıyla televizyon ve müzik dünyasında sıkça görülmeye başlayan Cepkin, geniş kitleleri peşinden sürüklemekten çok kendisine gerçekten inanan bir kitleye sahip olmak istiyordu ve nitekim böyle oldu. İlk başta 15-20 kişiye verdiği konserlerdeki kişi sayısı gün geçtikçe arttı, kendi deyişiyle “kemik kitlesi” etrafını sarmaya başladı. Peş peşe çektiği sıra dışı kliplerle bir gün uzayda, bir gün dünyada görülen Cepkin, yavaş yavaş kendini kabul ettirmiş ve Türk rock’ının aranan ismi olmuştu.

Rock’n Coke’un 2006 ayağında, sahneye beyaz bir perukla çıkan Hayko Cepkin, peruğu başından atmasıyla yeni imajını da tüm Türkiye’ye ilan ediyordu: Civciv sarısı saçları gitmiş, yerine kendi saç rengine yanlardan aşağı inen maviyi katarak tarzını değiştirmişti. Zaten her gün aynada aynı adamı görmek istemediğinden de röportajlarında bahsetmekteydi. 2006’da Sakin Olmam Lazım’dan çektiği son klip olan “Zaman Geçti”, albümü de noktalayan şarkıydı aslında. Artık, kendisini kitlelere daha iyi tanıtacak, bana göre Hayko Cepkin diskografisinin en özel albümü olan Tanışma Bitti (2007)’nin hazırlıkları başlamıştı.

İronik ve iddialı bir isme sahip olan Tanışma Bitti, Hayko Cepkin’in müzikal anlamda gerçek tarzını en etkili şekilde yansıttığı bir çalışmaydı. Tanışmanın aslında daha yeni başladığını vurgulayan Cepkin, bu albümde konserlerindeki o hırçın adamı albüm geneline yayarak ilk albüme göre çok daha sert bir iş ortaya koyuyordu. Yaptığı her albümü bir temayla bağdaştıran sanatçı, ikinci albümünü “insanların hayatındaki korkulara” bağlamaya karar vermiş ve bunun özelinde birbirinden etkileyici şarkılar yerleştirmişti Tanışma Bitti’nin içerisine. Yukarıda da dediğim gibi, benim için en özel Hayko Cepkin albümü olma özelliği taşıyor, zira kendisini daha yakından tanımama sebep olan albüm bu. O zamana kadar Türkiye’de pek denenmemiş bir tarz olmasının yanı sıra, sahnede devleşen bir sanatçıyı izlemek, o yaşlarda beni pek heyecanlandırmıştı. Bu heyecanım hiç sönmedi ve ben Hayko Cepkin’in 14 yılına yakından şahit olmaktan dolayı her zaman mutluluk duydum.

Artık albümden bahsetmeye başlayayım diyorum; yoksa hep Hayko Cepkin’den bahsetmeye kalkarsam, bu yazı bitmek bilmez!

Sakin Olmam Lazım’da komşuları rahatsız olmasın diye masa altı, kıyafet dolabı gibi muhtelif alanlarda kayıt yapan Hayko Cepkin, Tanışma Bitti’de evinde kurduğu stüdyoda kayıt imkanı bulmuş ve arkasındaki güçlü ekiple müzikal birikimini ortaya daha sağlam şekilde koymuş. Dinleyicisine sunduğu müziği “plastik” olarak tanımlayan Cepkin, bu albümle birlikte sahnesine daha da hareket katıyor, kullandığı oyuncaklarla hikayelerine görsel öğeler de ekliyordu. Nitekim 2007 yılında gerçekleşen Rock’n Coke’ta herkes ne yapacağını merak edilirken, bu sefer de sahneye bir cenin içerisinde çıkarak herkesi şaşırtacaktı. Aynı sene, 16 Aralık 2007 tarihinde Bostancı Gösteri Merkezi’nde gerçekleştirdiği konserde de sahnesini, albümün temasına uygun olarak bir beyin haline büründürmüştü.

Tanışma Bitti, ilk başta, kapağıyla dikkatleri üzerine çekiyor. Hayko Cepkin heykelleşmiş, sanırsınız bir tarihi eser! Albümün karanlık, gotik ve korkutucu havasıyla özdeşleşen kapağını destekleyen albüm fotoğraflarını çeken, aynı zamanda gitarlarını da çalan isim ise Umut Töre. Sanat yönetmenliği kısmını ise Koray Doyran üstlenmiş. Albüm içerisindeki görsel kompozisyonlardan benim en ilgimi çeken, “bir piyano başında elleri olmadan oturan Hayko Cepkin” görseli. Kendisi en büyük korkusunun “ellerini kaybetmek” olduğunu söylerken, bunu albümde de tasvir etmek istemiş. Bas gitarlarını Poyraz Kılıç’ın, gitarlarını yukarıda belirttiğim gibi Umut Töre’nin, davullarını ise Murat Cem Ergül’ün çaldığı Tanışma Bitti’nin söz ve müzikleri, aranjesi, yapımı, klavyeleri, sample’ları ve edit kısmı Hayko Cepkin’in kendisine ait. Yaptığı çalışmalara en iyi kendisinin müdahale edebileceğini belirten Cepkin, işlerinde aranje ve edit kısmını mümkün oldukça kendi üstleniyor. İlk albümde olduğu gibi EMI etiketiyle piyasaya sürülen albümün mix aşaması Evrim İşbilir tarafından kotarılırken, mastering kısmı Leon Zervos’a emanet edilmiş. Armen Mkrtchyan’ın da dudukla eşlik ettiği albümün şimdi izninizle şarkılarına dalıyorum. 

İlk olarak “Yalnız Kalsın Intro”, opera sanatçısı Aylin Ateş’in sesi ve karanlık melodilerle kulağımdan girdiği gibi zihnimin dehlizlerinde dolanmaya başlıyor ve birazdan yerini “Yalnız Kalsın”a bırakıyor. Intro’larıyla ünlü albüm, ‘start’ını da böyle veriyor. Elektronik altyapısı ve sert melodisiyle “Yalnız Kalsın”, albümün ilk klip şarkısı olma özelliğini de taşıyor. Yalnızlık korkusunu işleyen şarkı, Cepkin’in yırtıcı brutal vokaliyle sona eriyor. Hemen ardından yine bir intro geliyor: “777 Intro”, gerilimi yüksek yaylıları ve gotik yapısıyla etkileyici bir çalışma; “777”ye bağlandığında ise daha elektronik sularda yüzmeye başlıyoruz. Burada da aslında bir yalnızlık teması işlense de tutsaklık psikolojisi de kendini hissettiriyor. Sırada Hayko Cepkin’i çok daha geniş kitlelerle buluşturan, enerjisi bir an olsun düşmeyen bir klasik var: “Bertaraf Et”. 2007’den beri her Hayko Cepkin konserinde alanı coşturan “Bertaraf Et”, kısa süresine rağmen dillere pelesenk olan sözleriyle albümün en etkili şarkısı. “Altı üstü 5 metreydi, dertlerinin birikimi” diye başladığında eşlik etmemek imkansız! Enerjisinin hiç bitmediğinden bahsetmiştim, evet öyle, üstelik sonlara doğru şarkı hepten deliriyor, brutal vokaller adrenalini yükseltiyor! “Bertaraf Et”in etkisinden henüz kurtulamamışken “Sonra Görüşelim” yaylı girişiyle bize el sallıyor şimdi de. Sakin sessiz bir şarkının geleceğini bekliyorsanız yanılıyorsunuz; zira birazdan duyacaklarınız gözlerinizin fal taşı gibi açılmasına sebep olacak. “Bertaraf Et” ile birlikte albümün sertlik ihtiyacını epeyce karşılayan “Sonra Görüşelim” bitinceyse albümün açık ara en iyi şarkılarından biri olan “Sıkı Tutun”un introsunu duyuyoruz. Intro bittikten sonra, “Sıkı Tutun” bana hep eşsiz gelen piyano ve klavye melodisiyle hikayesini kulağımıza fısıldamaya başlıyor. “Kendini buz gibi çok sert zanneden ama aslında ne kadar ‘kolay’ olduğunu” fark eden kişiyi anlatan şarkı, bir anda sertleşiyor ve kahramanımız, hikayesini “biraz sert bir dille” anlatmaya devam ediyor. Bu arada dokuzuncu şarkıya gelip, albümü yarılıyoruz; ben ise vakit nasıl geçti, bilmem kaçıncı dinleyişim de olsa, yine anlamıyorum! 

Sırada yine bir intro var: “Kaos Intro”, elektronik yapısıyla bizi asıl şarkıya hazırlıyor ve ne yalan söyleyeyim, dinlediğim ilk günden beri bu intro beni huzursuz hissettiriyor. Hayko Cepkin’in de istediği tam olarak bu; müziğini kolay kolay sevdirmek yerine, arkada olup biteni düşündürmeye zorluyor. “Kaos”, yıllardır Cepkin’in konser repertuarında yer alan bir parça ve headbang’lerin bir numaralı yoldaşı, kendimden biliyorum! Albüm, yavaş yavaş sert havasını yumuşatmaya başlıyor ve Hayko Cepkin denince akla gelen ilk şarkılardan birini karşımıza çıkarıyor: “Ölüyorum”. Hayattaki her şeyini yitirmiş, bir başına kalmış, çaresiz, tükenmiş birinin hikayesini anlatan şarkı, dinlerken tüyleri ürperten bir duygu yoğunluğu yüklüyor üstümüze. “Ölüyorum”, ruhlarda yaşattığı sarsıntıyla, yerini “Siren”e bırakıyor. Nakaratında “Özümdür dönmem sözümden, bu yüzden bu dünyada ben sevilir, severim” derken Hayko Cepkin aslında kendini anlatıyor. Çünkü en başta da söylediğim gibi; içinden ne geliyorsa onu yapıyor Cepkin, samimiyetini böyle sağlıyor. “Siren”, savaş alanını anımsatır bir sonla “Ölüyorum”un yaşattığı sarsıntıyı sürdürüyor. Bana sorarsanız albümdeki en özel parçalardan biri.

Albüm bitmeye yaklaşırken, Hayko Cepkin dendi mi akla gelen şarkılardan bir diğerinin intro’su bize göz kırpıyor. “Melekler Intro”, “Melekler”in büyülü atmosferine hazırlamaya başlıyor. “Melekler”le beraber albümün havası bambaşka bir hale bürünüyor. Bugün hâlâ tüm konserlerde tek bir ağızdan eşlik edilen şarkı, Hayko Cepkin diskografisi içerisinde oldukça önemli bir yere sahip. Klibinin sonundaki “Farklı görünsek de aynı şeyleri anlatıyor ve yaşıyoruz” yazısıyla da aslında hepimizin her gün aynı şeylerle karşılaştığımızı, birbirimize benzediğimizi hatırlatıyor Hayko Cepkin. Bu, o dönem kendisinin tarzına yönelik yapılan arkaik eleştirilere de bir cevap niteliği taşıyor. “Melekler”in ardından albümde iki şarkı kalıyor. Bunların ilki “Bilmezsin”. Dinlediğim ilk anı hatırlıyorum, gözlerimi kırpmadan, tek bir noktaya odaklanarak dinlemiştim. Geriye sarma sesiyle başlayan, ağır aksak bir ritimle devam eden şarkı, Cepkin’in ağır vokaliyle ilerliyor ve sözleriyle tüm etkisini sürdürüyor. Sonundaki piyano solosunuysa ayrıca anmalı; belki en etkileyici kısmı şarkının. Şu sıralar Hayko Cepkin konserlerinde daha farklı bir yapıda icra edilse de benim için yeri her daim özel şarkılardan olacak. Sonunda geldik 16 şarkının sonuna: “Bonus”, enerjisi yüksek bir giriş yapıyor. Sanki daha önümüzde onlarca şarkı varmış gibi, sanki ne Hayko Cepkin ne ekibi üzerine bir albüm daha yapacakmış gibi! Kişinin kendi içerisine sıkışmışlığını anlatan şarkı, eğer bu durumdan kurtulmazsa kahramanımızın çürüyüp gideceğini vurguluyor. Albümün gotik havasını da yansıtan şarkı 3.56’dan itibaren farklı bir boyuta geçiyor ve sonuna kadar Cepkin’in kulağımıza fısıldadığı sözlerle albümü hakkını vererek kapatıyor.

Hayko Cepkin, Rock’n Coke 2009’da Tanışma Bitti’ye noktayı koydu ve bir sonraki albümü Sandık (2010) için çalışmalara başladı. Tanışmanın henüz bitmeyeceğinin hepimiz farkındaydık; Hayko Cepkin, kendi deyimiyle “4 yıldır klişeleşmiş her şeyin karşısında durmaya çalışmıştı” ve yaptıkları yapacaklarının teminatıydı. Tanışma Bitti, Türkiye’nin pek alışık olmadığı bir çalışmaydı ve buna rağmen kült albümler arasına kısa zamanda girdi. Her şarkısı güzel nadir albümlerden biriydi.


Bugünlerde yeni teklisini çıkarmaya hazırlanan Hayko Cepkin’i ve en sevdiğim albümü Tanışma Bitti’yi anlatmaya çalıştım, benim için keyifli oldu. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!