Pazar Şarkıları #7
Herkese hayırlı pazarlar!
Bugün, Pazar Şarkıları’nda beş şarkı var: Emerson, Lake & Palmer’dan The Only Way (Hymn) ve Infinite Space (Conclusion), David Bowie’den Lady Stardust, The Kinks’ten Supersonic Rocket Ship ve son olarak The Rolling Stones’tan 2000 Light Years From Home…
Diyeceksiniz ki, bunca uzay şarkısı almışsın, mesela bir “Interstellar Overdrive” nerede? Sonra, nerede “Space Oddity?” Haklısınız! Ama hemen celallenmeyin. Çünkü bugün, cebimizdeki bu şarkılarla bir rivayeti paylaşıyoruz sizinle. Dinleyeceğiniz her şarkı, bu rivayetin bir adımıdır… ve bilin ki rivayet, bugün son bulmayacaktır!
Buyurun, keyifle dinleyip okuyasınız.
Haftanın playlist’i
Her şey soruyla başladı.
İnsanlar sorular sordular; bildiklerini, yöntemlerini ve inandıklarını sorguladılar. Her soru yeni bir meraka kapı açtı, her merak yeni bir keşfi doğurdu, nihayet uzayın sonsuzluğuyla yüzleşildi ve her şey başladı. Onun için her şey başladı.
Makyajına, saçına, kıyafetine güldüler… Sahneye çıktı, o zaman bile güldüler. Ne zaman arkasını dönse, bir adam yanındakilere hep şöyle dedi: “O parlak kot pantolonuyla nasıl bir erkek bu!” – Erkek olmadığı için ona güldüler.
Neyse ki o hep göğe bakardı: İlk defa beş yaşında sormuştu o soruyu: “Yalnız mıyız?” Orada, uzak yıldızlarda yaşayan birileri vardı, bilirdi. Herhalde bu yüzden, o sevimli yaratıkla karşılaştığında hiç şaşırmadı. Kulisteydi, yine sahnede karanlık şarkılarından birini söylemiş, insanları arkasından güldürecek bir başka güne ne kadar az kaldığını düşünüyordu. O yaratık gelmemiş olsa belki kendini o gece orada öldürürdü -o gece olmasa, mutlaka bir gün öldürürdü.
“Gel benimle,” dedi ona yaratık, “süpersonik roket-gemim hemen tepenin ardında bekliyor. Seni almaya geldim, ait olduğun yere götürmeye geldim.” Her şeye hayır diyebilirdi, buna diyemezdi: Kimsenin ona gülmediği bir dünya… O gücü kendinde bulduğunda yeniden dünyaya dönüp, her şeyi tersyüz edeceğine yemin ederek yaratığın peşine takıldı.
Her şey bir anda olup bitmişti. Bir gemi, yaklaşan gökyüzü, büyüyen yıldızlar… Böylece ayrıldı aramızdan o. İşte, iki bin ışık yılı uzaktan bir ses duyarsanız -bir gün mutlaka duyarsınız- o ses onun sesidir…
O sesi yayınız.
EMERSON, LAKE & PALMER – The Only Way (Hymn) (1971)
Emerson, Lake & Palmer’ın meşhur Tarkus (1971) albümünden bir parça. Aslında albüme adını da veren, albümün ilk yüzünde yer alan o uzun epik şarkı, albümün en dikkat çekici kısmıdır. Her şeyidir hatta! Kapakta görülen o tank kılığındaki armadillonun öyküsünü anlatır. Zaten Tarkus da o yaratığın adıdır. Aslında Keith Emerson, Yunan mitolojisini karıştırıp oradan bir şeyler bulmak istemiştir ama o derin sulardan eli boş dönmüştür. Neyse ki bir konser dönüşü ilham perileri kapısını çalmıştır: Bak, demişlerdir, ne çok benziyor armadillolar tanklara! Böylece, bizim Tarkus yaratığı doğmuştur.
Albümün ilk yüzü işte bu yaratığın öyküsünü anlatır. Ancak ikinci yüz de en az ilk yüz kadar etkileyicidir. En çok da “The Only Way (Hymn)” adlı şarkı! Fena halde cesur bir parçadır. Kilise orguyla açılınca bir rahibi dinleyeceğiniz hissine kapılabilirsiniz ama şarkı çok açık sorular sorar: “İnanabiliyor musun soluğunu Tanrının verdiğine/ Neden kaybetti altı milyon Yahudi’yi öyleyse?”* der mesela, “Kim bakıyor yaşamın kendisine, kim aydınlatıyor yolunu?/ Yalnız sen söyleyebilirsin. Nasıl sadece itaat edebiliyorsun?”** diye sorar. Bu iki sorunun arasında ise bir değişim yaşanır: Kilise orgu, kenara çekilir.
“The Only Way (Hymn)” bir soru işaretidir. Sonunda da ünlem var! Şöyle: “?!”
* “Can you believe, god makes you breathe?/ Why did he lose six million jews?”
** “Who looks on life itself, who lights your way?/ Only you can say. How can you just obey?”
EMERSON, LAKE & PALMER – Infinite Space (Conclusion) (1971)
Yine Tarkus (1971) albümünden bir Keith Emerson harikasıdır “Infinite Space (Conclusion)”, “The Only Way (Hymn)” şarkısının da devamı niteliğindedir. Zaten çeşitli yerlerde şarkının “The Only Way & Infinite Space” adıyla geçtiğini de görebilirsiniz.
Enstrümantal bir parça olan “Infinite Space”, baştan sona Keith Emerson’ınındır desek, Greg Lake ve Carl Palmer’a ayıp etmiş olmayız herhalde.
DAVID BOWIE – Lady Stardust (1972)
David Bowie’nin efsanevî albümü The Rise And Fall of Ziggy Stardust And The Spiders From The Mars (1972), müzik tarihinin belki de en ilham verici albümlerindendir. David Bowie, Roxy Music ile beraber glam rock’ın tahtını paylaşıyorsa herhalde en çok bu albüm sayesindedir. Genelde Ziggy Stardust’ın dünyaya gelip bir rock’n’roll grubu kuran dünyadışı bir varlık olduğu düşünülür; ancak William S. Burrougs’un Bowie’yle Rolling Stone dergisi için yaptığı bir söyleşide ortaya çıkar ki Ziggy aslında senin benim gibi bir insandır! Ancak bu rock’n’rollcu, radyosu sayesinde (ya da yüzünden) dünyadışı varlıklarla temas kurar. Bu varlıkların adı “sonsuzlar”dır (infinites) ve başka bir boyuta aittirler; kötü haber şu ki, “sonsuzlar”ın amacı dünyayı işgal etmektir ve işte bunun için Ziggy’nin bedenini kullanmaya karar verirler! Nitekim bir konser esnasında Ziggy’i paramparça eder ve sonra parçalarını birleştirerek görünür olurlar ki bu hadise, albümün son şarkısı olan “Rock ‘N’ Roll Suicide”da yaşanmaktadır.
David Bowie, yarattığı bu Ziggy Stardust karakteri ve onun öyküsüyle bir süre sahneye çıkmıştır. Kırmızı saç, tuhaf bir kıyafet ve makyaj… Sahnedeki David Bowie değil, Ziggy Stardust’tır. Bu albümü bu kadar önemli kılan da işte tüm bu curcunadır! Ziggy Stardust kadar iyi başka David Bowie albümleri de var ama hiçbirinin kültürel etkisi Ziggy Stardust kadar değildir.
“Lady Stardust”, bu albümün altıncı şarkısıdır. Mick Ronson’ın piyanosuyla açılır (ki Mick Ronson da glam rock tarihine adını yazdırmış, önemli müzisyenlerdendir). Şarkının yani “Lady Stardust”ın ilham kaynağı, T.Rex’in gitaristi ve vokali, Bowie’nin de dostu Marc Bolan’dır. Bu arada Marc Bolan, David Bowie’nin The Prettiest Star (1970) teklisinde de gitar çalmıştır.
“Lady Stardust” albümün ilk bestelenen şarkılarından biridir. Şarkının demosu Radio Luxembourg stüdyolarında 9-10 Mart 1971 tarihlerinde kaydedilmiştir.
THE KINKS – Supersonic Rocket Ship (1972)
1964’te Ray ve Dave Davies biraderler tarafından kurulan The Kinks, ondan sonraki yıllarda rock’n’roll ve pop sahnesinin en ilham verici gruplarından oldu. Garage ve punk grupları, The Kinks’e çok şey borçlu! The Ramones’tan Joey Ramone boşuna, “The Kinks’in ‘You Really Got Me’ (1964) şarkısı gibi heyecan verici şarkılarla büyüdük,” demiyordu bir röportajında…
“Supersonic Rocket Ship” ilk defa 1972 yılında bir tekli olarak yayınlanıp grubun onuncu stüdyo albümü Everybody’s In Show-Biz (1972)’de de yer alan, pek tatlı bir şarkı. Davies biraderlerin vokal ve gitar performanslarını çok seviyorum. Siz de seversiniz diye umuyorum!
Bu arada, şarkı, The Last Man On Earth dizisinin bir bölümünde de çalıyor.
THE ROLLING STONES – 2000 Light Years From Home (1967)
Biri rock’n’roll’dan bahsediyorsa bilin ki mutlaka The Rolling Stones’tan da bahsedecektir. Çünkü The Rolling Stones’u rock’n’roll ve pop müzik tarihinden çıkardığınızda elinizde kalan, yarısı asfaltlanmamış bir otobandan farksızdır!
“2000 Light Years From Home”, Stones’un saykedelik albümü Their Satanic Majesties Request (1967)’de yer alır. Bu albüm, aslında o bildiğimiz The Rolling Stones tınısından biraz farklı tınlar; The Beatles’ın aynı yıl yayınlanan Sgt. Pepper’s Lonely Hearts Club Band albümünden esintiler duyabilirsiniz. Albümlerin kapakları da birbirini andırır. Nitekim albüm çıktığında Stones bu yönde eleştiriler de almıştır; ama bana sorarsanız iki albüm de harika ve iki albümün de tadını çıkarmak lazım!
“2000 Light Years From Home”, Keith Richards ve Mick Jagger imzası taşır. Denir ki, uyuşturucu mevzusu yüzünden kodesteyken gelmiştir aklına Mick Jagger’ın böyle bir şarkı yapmak… Ama Brian Jones’un Mellotron’u olmasa herhalde bu şarkı biraz eksik kalırdı. Zaten Brian Jones olmasa, o çok sevdiğimiz “Paint It Black” bile olmazdı belki! Yazık ki, Brian Jones çok genç ayrıldı aramızdan… 1969 yılıydı, Their Satanic Majesties Request‘ten iki yıl sonra, bir havuzda boğuldu Jones. Ama iyi ki varmış, iyi ki müziğe bulaşmış!