Bill Withers: Mütevazı insan, iyi müzisyen | Aykut Öğer

Bill Withers bu sektörün dahilerinden değildi belki ama onun, şarkılarını meydana getiren dürüstlüğüyle herkese ulaşma yeteneği vardı. 

1970 – 1985 yılları arasında aktif müzik hayatını sürdüren eden Amerikalı soul/pop şarkıcısı, söz yazarı ve müzisyen Bill Withers kalp komplikasyonlarına bağlı olarak 30 Mart 2020 tarihinde hayatını kaybetti. Buna dair açıklama ise ailesi tarafından 3 Nisan 2020’de gerçekleşti.

Sanatçının inişli çıkışlı ama her zaman müzik dolu hayatından bahsedip önemli anları tekrar hatırlayalım.

Bill Withers, William Harrison Withers Jr. olarak 4 Temmuz 1938’te ABD’nin Batı Virginia eyaletindeki Raleigh County’ye bağlı Slab Fork adında ufacık bir kömür madeni kampında doğdu. 2000 yılında yapılan nüfus sayımına göre Slab Fork’ta 202 kişinin yaşadığını varsayarsak Withers’in doğduğu yer aklımızda daha bir netlik kazanır. Altı çocuklu bir ailenin en küçüğü olan Bill, 28 yaşına kadar süren kekemeliği yüzünden zorlu bir gençlik geçirmişti. Üstelik kömür madenciliği ve sonrasında berberlik yapan babasını 13 yaşında kaybetmişti. “Babamdan çalışkanlığımı, annemden de ahlaki yönlerimi aldım,” diyen Withers 17 yaşında Birleşik Devletler donanmasında çalışmaya başladı. O zamana kadar ailesine destek olan Withers, yetişmesinde önemli rol oynayan büyükannesine olan sevgisini de her fırsatta gösteriyordu. Öyle ki, 1971’de çıkardığı ilk albümünde “Grandma’s Hands” şarkısını ona ithaf edecekti. 

Bill, büyükannesiyle birlikte istikrarlı bir şekilde kiliseye gidiyordu. Geleneksel işlenişin olmadığı, spontane şekilde ilahiler söylenebilen bu kilisede Bill, gospel ve soul müziğin etkisinde kalmıştı. Donanmadayken şarkı söylemeye çalışan ve söz yazarlığına ilgisi artmaya başlayan Withers donanmadaki işini bırakıp 1967’de Los Angeles’e yerleşti. Başta ticari uçaklarda olmak üzere çeşitli şirketlerde montajcı olarak hayatını idame ettirirken bir yandan da hazırladığı demo parçaları gece kulüplerine ve DJ’lere ulaştırmaya çalışıyordu. Kekemeliği yüzünden etrafından aldığı “Hiç bir şey beceremezsin, sen engellisin,” minvalindeki yakıştırmalar motivasyonunu iyice artırmıştı. 1970 yılına kadar kendine ait bir gitarı bile olmadığını, 32 yaşına kadar da şarkıcılık yapmadığını düşününce Bill’in azmi insanı gerçekten etkiliyor. 

Fotoğraf Gilles Petard

70’lerin R&B klasikleri arasına giren ‘Still Bill’, sanatçının zirve yaptığı albüm sayılabilir

Bill’in kaderi 1970’li yılların başında efsanevi Sussex Records’un sahibi Clarence Avant ile tanışmasıyla değişti. 80’li ve 90’lı yıllarda olduğu gibi 70’li yıllarda da yeteneğin kokusunu almakta mahir Avant, Bill Withers’la sözleşme imzaladı ve sanatçıyı firmasına bağladı. “The Black Godfather” olarak da bilinen Clarence Avant vakit kaybetmeden Withers’ın ilk albümü Just As I Am için kolları sıvadı ve albümün yapımcılığı için enstrümantal R&B/funk grubu Booker T. & the M.G.’s’in kurucusu Booker T. Jones’u görevlendirdi. Withers/Jones ikilisi M.G.’s grubunun bas gitaristi Donald “Duck” Dunn ve davulcusu Al Jackson Jr.’un da katkısıyla albüm prodüksiyonunu başarıyla tamamladı. Ancak artistik açıdan sağlanan uyum ve başarıyı Sussex kurumsal ve mali açıdan sergileyemeyince albümün çıkış tarihi bir yıl sonraya ertelendi.

Nihayetinde Mayıs 1971’de yayınlanan ve iki parça hariç tüm söz ve bestelerin Withers’e ait olduğu Just As I Am, müzikal anlamda dinleyicilerin beğenisini kazandı. Ulusal ve uluslararası müzik listelerinde kendine yer buldu. Bill Withers de kariyerine böylece parlak bir başlangıç yapmış oldu. Just As I Am, “Ain’t No Sunshine” ve “Grandma’s Hands” gibi günümüzde soul klasiği sayılan iki de hit parça içeriyordu. “Grandma’s Hands”, 1996’da R&B grubu Blackstreet’in hit parçası “No Diggity”de başlangıç bölümü sample olarak kullanılınca dönemin pop müzik gündemine de oturacaktı. “Ain’t No Sunshine” ise Bill Withers’a Grammy Ödülü getirecekti.

Withers, albüm sonrası turne vesaire derken ikinci uzunçalarını da hazırlamaya başlamıştı. Listelerde bir numaraya kadar çıkacak “Lean On Me” şarkısının da yer aldığı bu albüm, Still Bill, ilk albümden tam bir yıl sonra, Mayıs 1972’de piyasaya çıktı ve devasa başarılara imza attı. Yakın tarihte, ABD Başkanları Clinton ve Obama’nın yemin törenlerinde bir dayanışma sembolü ve dostluğun destekleyici gücüne bir övgü olarak da kullanılan “Lean On Me” şarkısı 1972’de ABD Billboard pop listelerinde bir numaraya ulaşarak Bill Withers’ın bu başarıyı gösteren ilk ve tek teklisi oldu. Parça belki o yıl hak ettiği Grammy ödülünü alamadı ama 1987’de popüler bir R&B grubu olan Club Nouveau tarafından yorumlanınca Withers şarkının yazarı olarak gecikmeli de olsa Grammy’sine kavuşacaktı. Still Bill albümünde Charles Wright öncülüğündeki Watts 103rd Street Rhythm grubuyla çalışan Withers’in soul, funk ve blues türlerini harmanlayarak daha funky bir sound’a ulaşması birçok müzik yazarının övgüsünü topladı. Albümden ikinci tekli çalışması “Use Me” ile yine tıpkı “Lean On Me” gibi milyonluk satış rakamlarına ulaşan sanatçı artık hem R&B hem de pop listelerine demir atan bir süperstar haline gelmişti. 70’lerin R&B klasikleri arasına giren Still Bill, sanatçının zirve yaptığı albüm sayılabilir.

Bill Withers (Carnegie Hall)

Melankolik soul sounduyla büyüleyen Bill Withers’ın Carnegie Hall performansı, 70’li yılların en iyi canlı performans kayıtları arasında sayılabilir

Aynı yılın Ekim ayında Carnegie Hall Konser Salonu’nda gerçekleşen performansı ise Bill Withers’ın ilk ve tek canlı kaydı oldu. Repertuarda ilk iki albümünden parçaların yanı sıra yeni parçalara da yer vermişti Bill Withers. Konser muhteşem bir atmosferde, coşkulu seyirci desteğiyle cereyan edince ortaya müthiş bir çift plak albüm çıkmıştı: Bill Withers Live At Carnegie Hall, Nisan 1973’te yayınlandı. Melankolik soul sounduyla büyüleyen Bill Withers’ın Carnegie Hall performansı, 70’li yılların en iyi canlı performans kayıtları arasında sayılabilir.

Bu arada Bill’in özel hayatında da gelişmeler oluyordu. Ancak 1973’te aktris Denise Nicholas ile evlenen Withers’ın evliliği uzun ömürlü olmayacak, çift bir yıl sonra ayrılacaktı.  

Bu arada Carnegie Hall konserinden sonra sanatsal ve ticari anlamda gerilemeler, Sussex plak şirketiyle de gerilimler yaşamaya başlamıştı Withers. Yine de albüm yapmaya devam etti. Üçüncü stüdyo albümü +’Justments, 1974’te yayınlandı. Önceki çalışmalara nazaran vasat kalan bu albümde “Can We Pretend” parçasına gitarıyla, “Railroad Man” parçasına ise kongalarla José Feliciano eşlik ediyordu.

1974’te Zaire’nin (şimdiki Demokratik Kongo Cumhuriyeti) Kinşasa kentinde Muhammed Ali ve George Foreman arasında gerçekleşen ağır sıklet boks unvan maçı kapsamında bir müzik festivali düzenlenmişti. Bill Withers da bu festivalde James Brown, Etta James, The Spinners ve BB King gibi yıldızlarla aynı sahneyi paylaştı.

Muhammed Ali ve Bill Withers, 1974.

Bill Withers, kendisinin hayatını konu eden ‘Still Bill’ (2009) belgeselinde kendine göre müziği bırakmasının nedenlerini sıralarken bir müzisyen olarak görevini tamamlamış olduğunu belirtir

Bu dönemde anlaşmazlıklar nedeniyle Sussex plak şirketinden ayrılan Withers, 1975 yılında Columbia Records’la anlaştı. 1976’da ise bir Gil Scott-Heron konserinde tanıştığı Marcia Johnson ile ikinci evliliğini yaptı. Çift, Bill Withers’ın ölümüne kadar evli kaldı. Bu evlilikten Todd ve Kori adında iki de çocukları olur. 

Columbia plak şirketiyle anlaştıktan sonra ilk yıllardaki ticari başarılarını arayan Withers üst üste plak çıkarmaya devam etti. 1975’te Making Music, 1976’da Naked & Warm albümlerini çıkaran Withers bu albümlerde oldukça kaliteli müzisyenlerle çalışmasına karşın yine de ilk iki albümdeki başarısından uzaktı. 1977’de yayınlanan Menagerie, açılış parçası “Lovely Day” başta olmak üzere genelde hızlı temposu, Latin ve disko etkileriyle bu vasat albümlerden farklı olmasına rağmen “Lovely Day” parçası dışında ses getirmedi. Ancak “Lovely Day”, bir DJ olan Ben Liebrand’ın 1988’deki “Sunshine Mix” aranjesiyle tekrar gündeme gelecek ve dünya çapında elde edecekti.

Bill, 1978 çıkışlı ‘Bout Love albümünde bekleneni yine veremedi. Ancak bundan üç yıl sonra, 1981’de, Grover Washington Jr.’la birlikte Washington’un Winelight albümü için yaptıkları “Just The Two Of Us” şarkısı özellikle smooth caz çevrelerinde müthiş beğeni kazandı ve en iyi R&B şarkısı dalında Grammy ödülüne layık görüldü.

Ancak Bill Withers, 1985’teki Watching You Watching Me albümüyle bir kez daha müzikseverlerden umduğu karşılığı bulamayınca aktif müzik kariyerini sonlandırmaya karar verdi. Müzik sektörüne küstüğü konuşulan Bill Withers’ın tekrar döneceği uzun zaman konuşuldu durdu. Ancak bazı özel etkinlikler dışında Bill, çekildiği inzivayı terk etmedi. 

Bill Withers, kendisinin hayatını konu eden Still Bill (2009) belgeselinde kendine göre müziği bırakmasının nedenlerini sıralarken bir müzisyen olarak görevini tamamlamış olduğunu belirtir. “Hayatımı böyle başlattım ama böyle bitirmek istemiyorum,” diyen Withers müziği bıraktığından beri mutlu ve mütevazı bir hayat sürdüğünü, hedeflerine ulaşmış bir insan olduğunu ifade eder. 

Aynı belgeselde Bill Withers, sadece Afro-Amerikan dinleyicisine değil her ırktan popüler müzik dinleyicisine nasıl ulaştığına dair bir soruya da “Kendin olunca ‘crossover’ daha kolay olur,” cevabını verir. Arkadaş ilişkileri, dayanışma, sevginin gücü, etik ve toplumsal değerler gibi inandığı temalara sıkça değinen sanatçı şarkılarında gerçek kişiliğini ve yaşadıklarını ifade ettiğini belirtir. Bill Withers bu sektörün dahilerinden değildi belki ama onun, şarkılarını meydana getiren dürüstlüğüyle herkese ulaşma yeteneği vardı. 

Toprağı bol olsun.