Pazar Şarkıları #12
Hayırlı pazarlar!
Efendim, öyle bi’ masada oturuyorum ki, kimler kimler var, dudağınız uçaklayacak: Mick Jagger hemen sağımda, soluma Keith Richards’ı almışım, birazdan Charlie Watts da buraya bi’ tabure atar. Onların yanında The Animals’tan Eric Burdon ve Alan Price oturuyor. Onların da yanında Paul Revere ile The Kinks’ten Ray Davies var. Karşımda, masanın diğer ucunda kimler otursa beğenirsiniz? John Lennon ve Paul McCartney!
Şimdi, bu masanın en popüler adamı ben değilim tabii; John & Paul ile Mick & Keith bu “en popülerlik” koltuğunu paylaşıyorlar. Çünkü Pazar Şarkıları #12’yi, 60’lar İngiltere’sinde hazırlıyorum ve burada tam bir The Rolling Stones ve The Beatles çılgınlığı yaşanıyor! “Her şey bir anda oldu,” diyor Keith, “ilk turnemizdi, erken saatlerde çıkıyorduk… Sonra bir gün The Everly Brothers’tan bile sonra çıkar olduk! Seyircilerin çığlıklarından çaldığımız duyulmuyor, taşkınlıklar konserleri yarıda kesiyordu.” Aman Allah!
Sana söylüyorum Keith; Mick, John, Paul, size de… Bu çılgınlık birkaç yıl içinde hafifleyecek ama müzik âleminin kanına bir defa girdiniz ya, artık sizi oradan feriştahı gelse çıkaramaz! Bakın, daha şimdiden şu masadakilere; The Animals’a, The Kinks’e ve Paul Revere & The Raiders’a etki ettiniz bile… Bakın, şunlara bakın; herifler daha dün birayı köpüksüz içiyorlardı, şimdi köpüksüz birayı ağızlarına sürmüyorlar. İşte, buna rock’n’roll diyoruz!
Şimdi sevgili okurlar, bu masadan kalkıyorum çünkü sizinle konuşmamız lazım: Niyeyse The Rolling Stones ile The Beatles arasında bir rekabet var sanılır, hiç öyle değil… Aksine, The Rolling Stones’un hit olan ilk kırkbeşliği “I Wanna Be Your Man” bir The Beatles ürünüydü! Sene ’63. Stones’un menajeri ve yapımcısı Andrew Loog Oldham sokakta John Lennon ile Paul McCartney’i görünce, tutuyor kollarından, Stones’un provasına getiriyor… İkili de Stones’a, “Bizde böyle bir şarkı var, size çok yakışır,” diyor. Böylece daha sonra The Beatles’ın da kaydedeceği Lennon & McCartney şarkısı “I Wanna Be Your Man”, ilk defa Stones tarafından kaydediliyor. Bu şarkı, önce 60’lar İngiltere’sini sonra tüm dünyayı kasıp kavuran bu iki grup arasındaki işbirliğinin en güzel örneği olurken tınılarındaki farklılığı anlamamız açısından da somut bir örnek teşkil ediyor: The Rolling Stones’ta rhytm & blues tınısı bariz bir şekilde duyulurken The Beatles’ın daha pop’a kaydığını fark etmemek olanaksız. Ancak bir gerçek var ki bu iki grup, rock’n’roll âlemini baştan sona değiştiriyor.
Neyse efendim, ayıp olmasın, masaya döneyim… Şimdi müzik zamanı.
The Rolling Stones‘tan “What A Shame” ile başlayalım. Ardından The Animals‘tan “I Ain’t Got You”, The Kinks‘ten “Long Tall Shorty” ve Paul Revere & The Raiders‘tan “These Are Bad Times” gelsin. Sonra yine The Rolling Stones, melankolik bir şarkı, “As Tears Go By”… Peşinden The Animals‘tan “I Believe To My Soul” ve bir daha Stones: “Factory Girl”. Kapanış ise The Beatles ile; “You Really Got A Hold On Me” şarkısı…
Buyurun, keyifle dinleyip okuyasınız!
Haftanın playlist’i
THE ROLLING STONES – What A Shame (1965)
Aldığım ilk plaklardan biri The Rolling Stones, Now! (1965) albümüydü. “What A Shame” şarkısını da ilk orada dinlemiştim; Bill Wyman’ın bası ve Charlie Watts’ın davulu beni öyle çarpmıştı ki, bir süre ne Mick Jagger’ın çok hafif ve kısa ama bir o kadar nefis vokal vibrasyonlarını ne de Brian Jones ile Keith Richards’ın sıcaklıktan yanacak gitarlarını fark edebilmiştim.
Sonra öğrendim, bu şarkı aslında ilk defa, The Rolling Stones, Now! ile aynı yıl yayınlanan The Rolling Stones No. 2 albümünde yer almış. Bu albümde “Time Is On My Side” gibi bir Stones klasiğinin yanı sıra benim The Blues Brothers (1980) filminde dinleyip bayıldığım, o günden beri de ne zaman canım bir şeylere sıkılsa açıp dinlediğim “Everybody Needs Somebody To Love” da bulunuyor, ki The Rolling Stones, Now! albümünde de var. Zaten The Rolling Stones, Now!, No.2‘den tam yedi şarkıyı bünyesinde barındırıyor. Onlara ek olarak birkaç parça var; yani bir çeşit “ek paket”!
THE ANIMALS – I Ain’t Got You (1965)
The Animals, en çok üzüldüğüm gruplardan biri. Sen onca muhteşem şarkı yap ama sadece “House of The Rising Sun” ve “Don’t Let Me Be Misunderstood” ile anıl! Halbuki The Animals’ın en az onlar kadar güzel birçok şarkısı vardır. “I Ain’t Got You” da onlardan biri.
İlk defa The Animals on Tour (1965) albümünden tekli olarak yayınlanan bu şarkı, basit bir rhytm & blues şarkısı gibi gözükse de Eric Burdon’ın muhteşem vokali ve Alan Price’ın çılgın klavyesiyle kendini bir anda ayrı bir yere taşıyor. Bi’ rüzgâr gibi gelip geçiyor! Şarkı, ABD’de yayınlanan The Animals On Tour ile aynı yıl çıkan Animal Tracks albümünün İngiltere baskısında da yer alıyor. Bu albümde bir de Ahmet Ertegün bestesinin yer aldığını ekleyelim: “Mess Around”. Meraklısı bilir, Ahmet Ertegün, Atlantic Records’un kurucusu ve sahibidir ve The Animals’tan The Rolling Stones’a kimler kimler geçmiyor ki elinden…
THE KINKS – Long Tall Shorty (1964)
Hayır efendim, baştan söyleyeyim; İngiliz rock ve pop sahnesinin klasik gruplarından The Kinks’in bu “Long Tall Shorty” şarkısı ile Little Richard’ın meşhur “Long Tall Sally”sinin, ikisinin de halis muhlis rock’n’roll olmaları dışında, hiçbir alakaları yok!
“Long Tall Shorty”, ilk The Kinks albümü Kinks (1964)’te yer alıyor. Bu albüm bir rock’n’roll albümü olsa da, hem The Kinks’in en meşhur şarkılarından “You Really Got Me” ile grubun garage rock’la kurduğu ilişkiyi ortaya koyuyor.
The Kinks, belki de rock tarihinin en ilham verici üç beş grubundan biridir. Heavy metal de punk da onların “You Really Got Me” ve “All Day and All of The Night” gibi şarkılarına çok şeyler borçlu! “Long Tall Shorty” de, The Kinks etkileyiciliğinin ürünü şarkılardan biri.
PAUL REVERE & THE RAIDERS – These Are Bad Times (For Me And My Baby) (1965)
“These Are Bad Times (For Me And My Baby)”, garage rock’ın ve İngiliz popüler müziğinin önemli gruplarından Paul Revere & The Raiders’ın üçüncü albümü Here They Come! (1965)’dan bir şarkı. Çok mu iyi bir şarkı? Hayır! Böyle onlarca şarkı vardır belki. Fakat çok güzel bir mızıka ve vokal performansı içeriyor.
Paul Revere & The Raiders ile ilgili genelde bir kafa karışıklığı oluyor. Sanılıyor ki, Paul Revere bu grubun ana vokali. Hayır, kendisi esasen bir klavyeci. Grup üyeleri defalarca değişse de bu albümde de, grubun kuruluşunda da vokal Mark Lindsay. Hatta Paul Revere’in tanıştığı ilk eleman Mark Lindsay! Lindsay’in çalıştığı hamburgerciye uğradığında tanışıyorlar. Böyle de bir hikâye… Her şey açlık sayesinde başlıyor yani. Kim bilir, belki siz de bir gün acıkıp bir vokal bulursunuz kendinize!
THE ROLLING STONES – As Tears Go By (1965)
1963-67 arasında grubun menajerliğini yapan Andrew Loog Oldham, şöyle diyor: “Mick, Chrissie Shrimpton’a kartpostal yazabildiğine ve Keith de gitar çalabildiğine göre şarkı yazabileceklerini varsaydım.”
Mick Jagger ve Keith Richards’ı bir mutfağa kilitleyip, “Dışarı bir şarkıyla çıkacaksınız!” demesi işte bu varsayımın sonucudur. “Dışarı bir şarkıyla çıkacaksınız ama blues olmayacak, bir şarkının çakması da olmayacak, size ait bir şey olacak!” Tam Stones’luk bi’ yöntem! Yoksa bu adamların şarkı yazacakları yokmuş…
Neyse ki yirmi dört saati bulmadan, ortaya “As Tears Go By” (1965) çıkmış. Sene 1964. Jagger/Richards imzası taşıyan ilk şarkı, işte bu şarkıdır. Adı esasında “As Times Go By” olacakmış fakat Casablanca (1942) filminden bir şarkıyla pişti oluyor diye, “Times” kelimesi yerini “Tears” kelimesine bırakmış.
“As Tears Go By” tamamen Stones’a ait ilk şarkı olsa da şarkıyı meşhur eden Marianne Faithfull. Faithfull da o vakitler Andrew Loog Oldham’ın şarkıcısı, Oldham da şarkıyı alır almaz, “Aman, bu tam Marianne’lik!” deyip Marianne Faithfull’u stüdyoya sokmuş. Bununla beraber, bir sene sonra yayınlanan Stones versiyonu da oldukça tutmuş.
Son olarak, bir de not: Bu şarkı her anlamda bir Mick Jagger & Keith Richards ortaklığıdır. Bu ikili dışında hiçbir Stones üyesi şarkıda çalmamıştır.
THE ANIMALS – I Believe To My Soul (1965)
Aslında Ray Charles’a ait olan bu şarkı, The Animals On Tour (1965) ve Animal Tracks (1965, İngiltere baskısı) albümlerinde The Animals tarafından yorumlanıyor. Doğrusu, ben The Animals yorumunu aslından daha çok seviyorum. Şarkının Ray Charles yorumunda gospel havası seziyorsunuz, ancak The Animals yorumu tam bir rhytm & blues!
THE ROLLING STONES – Factory Girl (1968)
The Rolling Stones her ne kadar rhytm & blues’tan rock’n’roll’a varan bir grup olsa da, country tarzında şarkıları da vardır. “Factory Girl” bunlardan biri. Zaten bu şarkının yer aldığı (ve benim de çok sevdiğim) Beggars Banquet (1968) albümünde o country havası hep sezilir.
Beggars Banquet, “Symphaty For The Devil” ve “Street Fighting Man” gibi iki çok meşhur şarkı da içeren bir The Rolling Stones harikası. Hiç tartışmam, en iyi Stones albümlerinden biri. Grubun her bir üyesi ayrı ayrı enfes performanslar sergiliyor. Mesela “Symphaty For The Devil”da Mick Jagger’ın vokal performansı saatlerce dinlense sıkmayacak cinsten. Tam bir enerji patlaması! “Street Fighting Man”in de gitarları öyle. Ancak bu albümün esas kahramanı sanıyorum Charlie Watts. Zaten The Rolling Stones müziğinin gizli kahramanıdır Watts. Onun caz kökenini unutmayan davulculuğu, Stones tınısını rock’n’roll âleminde bambaşka bir yere oturtmuştur.
“Factory Girl” de en çok Charlie Watts’ın performansıyla mükemmelleşen bir şarkı. Watts, bu şarkıda bir Güney Asya enstrümanı olan “tabla” kullanıyor. Ancak normalde çıplak elle çalınan bu enstrümanı baget kullanarak çalıyor! Bir Hintli görse azarı yersin Charlie Watts, bilesin!.. Yalnız, şarkıdaki tek perküsyon Charlie Watts’ın tablası değil. Daha sonra Jimi Hendrix’le de çalışacak Rocky Dijon da congasıyla gruba katılıyor.
Tabii bir country şarkısı yapıyorsanız keman ve mandoline hayır demezsiniz! “Factory Girl”de Stones’un bir konuğu da Ric Grech ve kemanı oluyor. Mandolinin şarkıya katılması ise biraz farklı şekilde oluyor, Mellotron ile! Traffic grubundan Dave Mason, Mellotron’u mandolin sesine ayarlayıp çalıyor. Böylece “Factory Girl”e mandolin de katılmış oluyor ve buyurun, tam teşekküllü bir country şarkısına!
THE BEATLES – You Really Got A Hold On Me (1963)
“You Really Got A Hold On Me”, The Beatles’ın ikinci stüdyo albümü With The Beatles (1963)’tan bir parça. Aslında ABD’li rhytm & blues şarkıcısı Smokey Robinson’un şarkısı. The Beatles yorumunda gruba, Paul McCartney dahil birçokları tarafından “Beşinci Beatle” sayılan George Martin de piyanosuyla eşlik ediyor.
Şarkı yayınlandıktan sonra grup, plağı Smokey Robinson’a da ulaştırmış. Muhtemelen heyecanla yorumunu beklemişlerdir, neticede o vakitler daha yeniyetme delikanlılar! Neyse ki Smokey Robinson bu yorumu beğendiğini iletmiş de gençleri üzmemiş.