Yağmurlu Günlere 10 Şarkı

Pazartesi sinir bozucudur, evet. Ertesi sabahı düşündürerek keyifli pazar gününüzü bir anda tersine bile çevirebilir. Biliyorum, birçoğunuz bu sabah sokağa çıktığınızda Pazartesi gününüzü daha da korkunç hale getirecek bir manzarayla karşılaştınız; kendi adıma böyle söyleyemem, zira yağmur benim için harika bir doğa olayı. Yağmurlu ve kapalı havalardan sonsuz keyif alan biri olarak, biraz ıslanmanın dışında çok da etkilenmedim diyebilirim. Müzik her zaman hayatımıza eşlik ediyor ama böyle zamanlarda bazı müziklerin yeri çok daha farklı. Şu an evde, okulda, işte olabilirsiniz. Ben de bugünkü yağmura (en azından İstanbul’dakine) özel 10 şarkı listeleyeyim dedim. Şimdiden iyi dinlemeler!

 

Ibrahim Maalouf – “True Sorry”
Ibrahim Maalouf dendiği vakit ilk akla gelen şarkılardan. Öyle ki, dinler dinlemez “ben bunu beğenmedim” diyecek herhangi biriyle karşılaşmadım şimdiye kadar. Maalouf’un 2013 yılında çıkardığı “Illusions” albümünün kapanışından bir önceki şarkı olarak yer alan True Sorry, bence yağmurlu bir havada açılması gereken ilk şarkı!

İlhan Erşahin – “Falling”
Duyduğumda akan suları durdurduğum sayılı isim vardır. Onlardan biri de hiç şüphesiz İlhan Erşahin. Özel projesi İlhan Erşahin’s Istanbul Sessions‘ın içinde yer alan Istanbul Underground albümündeki açılış şarkısı “Falling” ise benim için en güzel parça olma özelliği taşıyor. Her dinlediğimde İstanbul’u bir tepeden izliyormuşum hissi veren parça, aslında akşamüstlerimin vazgeçilmezi. Bu yüzden “Falling”i ikinci sıradan bu listeye sokmaya karar verdim.

Yinon Muallem, Guy Mintus, Erkan Oğur, Elif Çağlar – “Sometimes It Snows in April”
Sırada 2015 yılından harika bir iş birliği var. İsrail’li caz müzisyenleri Yinon Muallem ve Guy Mintus’un Offlines Project adını verdikleri çalışmalarının kapanış parçası, bugüne tam da uyan şarkı. Özellikle perdesiz gitar solosuyla beni kendimden geçiren şarkılardan biri.
Ülkemizin en önemli müzik insanlarından biri olan Erkan Oğur’un ebow’lu perdesiz gitarıyla, caz vokali konusunda yüzümüzü ağartan Elif Çağlar’ınsa sesiyle eşlik ettiği “Sometimes It Snows in April” kendisine 3. sıradan yer buluyor listemde.

Bülent Ortaçgil – “Olmalı mı Olmamalı mı?”
Kendisi kısa, etkisi uzun şarkıları çok severim. Tabii Bülent Ortaçgil’i de. 1974 yılından günümüze etkisini hiç yitirmeden gelen “Olmalı mı Olmamalı mı?” sakinliğiyle beni içine alan sayılı şarkılardan. Cam kenarında kahve yudumlayıp mekandan bağımsız yolculuklara çıkmak isteyenler içinse çok ideal.

The Smashing Pumpkins – “My Love is Winter”
The Smashing Pumpkins, kendine has tarzıyla kitleleri peşinden sürükleyen, popüler ancak bir o kadar da niş bir grup bana göre. Kış havasını dibine kadar yaşadığımız bugüne de en güzel bu şarkıları yakışırdı. 2012 çıkışlı Oceania albümünün 5. şarkısı olan “My Love is Winter”, kış sevgime eşlik ederken, bu listeye de 5. sıradan dahil oluyor.

Hayko Cepkin – “Yolun Sonu”
Hayko Cepkin’in “hayatımın en karanlık dönemiydi” şeklinde tanımladığı 2010 yılında çıkardığı Sandık albümünün kapanış şarkısı. Aslında albümde yer alan “Yol Gözümü Dağlıyor” adlı şarkının Chopin’in “Marche Funèbre”iyle yeniden düzenlenmiş hali. Sizi karanlık ruh hallerine sokmak istemezdim ama bu şarkı ister istemez yağmurlu havaların en özel yoldaşı oluyor.

Barış Manço – “Ne Ola Yar Ola”
Benim için Barış Manço külliyatındaki en özel şarkı… 1979 yılında çıkan Yeni Bir Gün’ün A yüzünü kapatan şarkı olmakla beraber, progresif rock tarihimizin de en güzide eserlerinden. Suların altından gelen synth melodileri, size şarkının duygusunu öyle çok yansıtıyor ki, şarkı bittiğinde “eE ne oldu şimdi?” diye soruyorsunuz kendinize. Cama yağmur damlaları vururken dinlemeyi deneyin. Pişman olmayacaksınız.

Vagif Mustafazade – “Quite Alone”
Azerbaycan müziğinin belki de en güzel hali. Özellikle 1970’lerde yaptığı Mugam Caz çalışmalarıyla, Azeri müziğine yeni bir bakış açısı getiren caz müzisyeni Vagif Mustafazade’nin Tamaz Kurashvili ve Vladimir Boldyrev ile birlikte yaptığı “Quite Alone” üzerine yorum yapanın tabiri caizse çarpılacağı bir eser.
 

MFÖ – “Sen ve Ben”
MFÖ diskografisinin en özel albümlerinden 1984 çıkışlı Ele Güne Karşı‘nın 3. parçası. Bana göre karanlık bir dönemden aydınlığa çıkışın en güzel melodileri. Listemiz bitmeye yaklaşırken, sizi başka bir dünyaya götürecek bir MFÖ çalışması.

Opeth – “Drapery Falls”
Listenin sonunda birazcık metalcilik oynamak istedim. Opeth’i anlatmama hiç gerek yok, zira dünyaya gelmiş geçmiş en özel progresif metal gruplarından. Dinlerken oradan oraya savuran duygu geçişleri, sakinlikten sertliğe dönen hızlı riffleri ve özellikle introsuyla bu havaya en çok yakışan şarkı ancak “Drapery Falls” olurdu.

 



Duyduğuma göre bu yağmur yarın sabaha kadar sürecekmiş. Ben listeyi hazırlarken keyif aldım, zevkime göre bu havaya eşlik edecek en ideal şarkıları belirledim. Umarım güne bir şekilde dokunur, görüşmek üzere!